Kanaviçe

Kanaviçe

 

İşlemecilik, insanlık tarihi kadar geçmişi olan ve dikiş dikmekle başlamış olan çok eski bir el sanatıdır. İlk örneklerine Orta Asya Türklerinde rastlanır. Bu işleme sanatı göçlerle, elçilerle batıya ve diğer ülkelere de yayılmıştır. Geleneksel kültür içinde devam eden süs ve süsleme, güzel ve güzellik olgusu da insanların tüm yaşamları boyunca terk edemedikleri yaşam biçimi olmuştur. Bu kültür popülasyonu içinde kadınların daha etkin rol aldıkları gözlenmiştir. Franz Werfel, “Kadının istediği iki şey vardır: Erkeğin gözüne girmek, kadının gözüne çarpmak” özdeyişi ile vurgulamak istediği gibi, kadınlarımızın daha güzel görünme arzuları ve çevrelerini güzelleştirmek düşüncesinden yola çıkarak günümüze kadar coğrafi, ekonomik ve kültürel değişiklikler göstererek gelmiştir.

Anadolu'da, “Kız beşikte, çeyiz eşikte” atasözü, Türklerin işleme sanatına verdiği önemi göstermektedir. Geleneksel kültürümüzde ayrı bir yeri olan ve güncelliğini hâlâ sürdüren “Kanaviçe” işleme, çeşitlerinin en çok tercih edileni olma özelliğinin yanı sıra, işlenmesi kolay, kullanımlı ve dayanıklılığı açısından her zaman gündemde kalmayı başarmıştır. Her dönemde ve yaşta genç kızlarımızın çeyiz sandıklarının büyük bir bölümünü kanaviçeden yapılmış işler oluşturmaktadır. Hanımlar ve genç kızlar, zevklerine ve ihtiyaçlarına cevap verebilecek çeyizlerini hazırlarken, kanaviçeden hazırlayacaklarını duygu ve düşüncelerini de katarak hazırlamışlar ve sonuçta harika denilecek çeyizler ortaya çıkarmışlardır. Motifler aracılığı ile kişiler arasında iletişim kurulmuş, motifler elden ele, bir yöreden diğer bir yöreye ulaşmış, güneyde kervan olmuş, yâre haber götürmüş, doğuda göç olmuş, günlük yaşamdaki güçlükleri dile getirmiş.

İnsanlarla bu denli içli dışlı olduğuna göre nedir kanaviçe? Celal Esad Arseven’e göre; “Seyrek telli bez (kanaviçe) üzerine iğne ile ve ipliklerle işlenen işlem-i nev’îdir”. Muzaffer Gözükızıl’a göre ise: “Kanaviçe, etamin, kanava ve benzeri seyrek dokunmuş kumaşlar üzerine hesapla yapılır”. “İpliği sayılabilen kumaşlar üzerine sayılarak, sayılamayan kumaşlar üzerine kanaviçe bezi dikilerek, tek iğne ya da çift iğne tekniği kullanılarak çeşitli ipliklerle yapılan bezemedir kanaviçe”.

Kanaviçe işi XV. ve XVI. yüzyıllarda bütün Avrupa'ya yayılmış ve özellikle İngiltere, Fransa ve İtalya kadınlarını  çok ilgilendirmiştir. Bizde ise ilk zamanlarda kanaviçe, yastık işi olarak bilinirdi. Kumaşın her tarafı doldurulmaz, çanta, halı, yastık, pano ve arma işlerinde kullanılırdı. XX. yüzyılda kanaviçe işi daha kolay ve az iplik kullanarak yapıldığı için tercih edilerek yapılmış ve halen de yapıla gelmekte.

Kanaviçe uygularken kullanılan kumaşlar

1.Dokumanın ipliği sayılarak işlenen kumaşlar: Panama keteni, Bursa keteni, Rize keteni, yün tela, ipek tela, etamin vb. bu grubu oluşturur. Dokumanın en ve boy ipliklerinin aynı eşitlikte olması işlemenin netliği ve güzelliği yönünden önemlidir.

2.Dokumanın üzerine kanaviçe bezi teyellenerek işlenen kumaşlar: Patiska, akfil, poplin, yerel dokumalar bu grubu oluşturur. Kanaviçe bezi işlenecek yere dikilir. İşleme yapılır, işleme bittikten sonra kanaviçe bezi sökülerek temizlenir.

3.Diğer bir işleme şekli de: Kanaviçe bezinin altına organza konularak duble yapılır. Daha sonra kanaviçe puanlarıyla kumaşın yüzeyi tamamen doldurulur.

Kanaviçe işlemede kullanılan iplikler

a. Pamuk elyaflılar: Muline, koton (8-12 numara) patiska, akfil vb. gibi kumaşlara koton, poplin, opal, terikoton gibi sık dokunuşlu ve ince kumaşlara muline kullanılır.

b. İpek elyaflılar: Çamaşır ipeği, ibrişim, kordone (ipekli kumaşlar, grepdemor, saten) vb. gibi kumaşlarda kullanılır.

c. Yün elyaflılar: Moher, çeşitli kalınlıkta yün iplikler (yün tela, yün amaroza, kaşe, çuha) vb. gibi kumaşlarda kullanılır.

d. Sentetik elyaflılar: Orlon, naylon bobinler, etamin gibi ipliği sayılabilen veya sayılamayan tüm kalın kumaşlarda kullanılır. Günümüzde yerel dokuma, patiska, akfil vb. gibi sık dokunuşlu kumaşlarda on iki numara kotonun sıklıkla kullanıldığı dikkati çekmektedir.

Kanaviçenin genel olarak iki çeşit iğnesi vardır.

a. Kanaviçe tek iğne tekniği

b. Kanaviçe çift iğne tekniği (İzmir iğne, fıstık iğne)

Günlük hayattan etkilenerek duygu ve düşüncelerin birleşmesiyle ortaya çıkan kanaviçe desenlerinde çok çeşitlilik göze çarpmaktadır. İşlemelerde bitkisel bezemeler ağırlık gösterirken, figürlü ve nesneli bezemeler de konu olarak seçilmiştir. Günümüzde; işlemelerde tek renk kullanıldığı gibi birden fazla renk de kullanılmaktadır. Tek renk olarak uygulanan desenler, aynı rengin tonlarıyla da çalışılır. Birden fazla rengin kullanıldığı desenlerde  birkaç ana renk etrafında tamamlayıcı renklere de yer verilir. Renklerde tonlamalar uygulanarak renk uyumuna özen gösterilir. Eski işlemlerde canlı ve birbirinden kopuk renklerin kullanıldığı, renklerde tonlama yapılmadığı, kontrast renklerin genellikle kullanıldığı dikkat çekmektedir. Eskiden çalışılan kanaviçe işlemelerin kenarları genelde yüzüne katlanarak makinede baskı dikişi uygulanmış, makine dikişinden sonra zenginleştirmek amacı ile kenarları tentene dikilerek temizlenmiş. Gelişen teknoloji ile birlikte nakış-makinelerinin de gelişmesi, kenar temizlemelerinde dikişi kullanmak yerine nakış makinesinin yapmış olduğu kenar sularını kullanılır hale getirmiştir. Geleneksel el sanatlarımız da, zaman içinde makine ve teknolojiye yenik düşmek üzeredir. Zira teknoloji sürecinde sanayi toplumları, “En az insan emeği, ucuz maliyet, seri imalat ve aşırı kazanç vs.” gibi arz ve talep kıskacındadır.

Türk kültür varlıklarının ve el sanatlarının en önemli yapı taşlarından biri olan işlemeler, ait oldukları yörenin; kültürel, sosyal ve ekonomik değerlerini üstünde barındırırlar. İşlemeler, Türk toplumunun ruh güzelliğini, güç ve yeteneklerini en üst düzeyde yansıttığı bir el sanatı çeşididir. İşlemeler içinde önemli bir yere sahip olan kanaviçeler, halk işlemeleri arasında Türk kadınının en çok ve yaygın  olarak uyguladığı bir işleme çeşididir. Teknik olarak dokumanın iplikleri üzerinde yürütülen iğneler grubunun iplik sayılarak yapılan alt başlığı altında incelenen, halk arasında “kanaviçe” olarak bilinen çapraz iğne, Anadolu ve Rumeli’de; Avrupa kaynaklı kanaviçe işlemelerinden renk, konu ve kompozisyon özellikleri bakımından farklı olarak uygulanmaktadır. Türk toplumunun geleneklerine, göreneklerine, duygu ve düşüncelerine göre biçim almış ve Türk kadınının elinde, toplumun özelliklerine uygun yeni bir kimlik kazanarak halka mal olmuştur. Her genç kızın uygulamayı bildiği ve mutlaka çeyizinde yer verdiği bir işleme çeşididir. Anadolu’nun her köşesinde yoğun olarak uygulanan kanaviçenin, geleneksel Türk işlemelerimiz içinde önemli bir yeri vardır. Anadolu’nun çeşitli yörelerinde tekniği aynı fakat motif, renk ve kompozisyon farklılıkları ile karşımıza çıkan kanaviçe işlemelerine, Konya ili Meram ilçesine bağlı Karadiğin kasabasında yapılan araştırma çalışmaları sonucunda rastlanmıştır.

Kanaviçe işleme tekniği hakkında genel bilgi

İşleme; her cins kumaş ve deri üzerine elde veya makinede, iğne ve tığ gibi araçlarla, kasnak, gergef ve kâğıt  vasıtasıyla gerilen zemin üzerine, iplik, sim, sırma, tel kullanılarak, çeşitli tekniklerin sayılarak, sayılmadan, düz veya kabarık bir şekilde uygulanması sonucu el emeği, göz nuru ile oluşturulan süsleme sanatıdır. Kanaviçenin tanımı ise yazılı literatürde çeşitli şekillerde yapılmıştır. Kanaviçe, “seyrek telli bez (kanava) üzerine iğne ile renkli ipliklerle yapılan işleme”dir. Adı İtalyancadan gelmektedir. “Canavaccio” veya “Caneveccio” seyrek dokunmuş kolalı keten bezi – böyle bir bezin üzerine yapılmış işleme“el işlemelerinde kullanılan çok seyrek örtülü bir cins tül” olarak açıklanmıştır. Türk Ansiklopedisi’nde ise, “keten, kenevir, jüt gibi sert elyaflı dokuma malzemeleri veya kalınca pamuk ipliği ile seyrek ve muntazam olarak dokunmuş bir kumaş”. Bu kumaş “kanaviçe” adı verilen bir çeşit iğne işinde zemin olarak kullanıldığı gibi, başka işlerde de kullanılır. Kanaviçe işinde, ilmekler birbiri üstüne çaprazlama binerek kare veya dikdörtgen diagonalleri meydana getirirler.

Bu tanımlamalardan da anlaşıldığı gibi kanaviçe, seyrek dokunuşlu sert kumaş, diğer anlamda bu kumaş üzerine uygulanan çarpı işi tekniğidir. Kanaviçe kumaşı, keten, kenevir ve jüt gibi sert lifli ipliklerden, bez ayağı dokuma tekniği olan bir alt bir üst dokuma ile dokunan seyrek görünümlü bir tekstil ürünüdür. Günümüzde keten iplikle dokunmakta ve kolalama işlemine tabi tutulmaktadırlar. Çift telli olarak dokunan kanaviçe kumaşı, yan yana getirilmiş iki sık iplik sıraları ile atkı ve çözgü yönünden eşit aralıklarla seyrek görünümlü muntazam kareler oluşturmaktadır. Kanaviçe kumaşında kareler bazılarında küçük, bazılarında ise büyük olabilmektedir. Halk arasında “sık  kanaviçe”, “seyrek kanaviçe” olarak adlandırılırlar. Kanaviçe kumaşının sık ve seyrek olması, işlenen motiflerin büyük ya da küçük olmasını etkiler. Kanaviçe kumaşı, işleme ile esas kumaş arasında kullanılan bir gereçtir. Düz dokunuşlu, ipliği sayılamayan kumaşlar üzerine kanaviçe iğne tekniği uygulanacağı zaman, işlemenin düzgün olması, sayılarak işlenmesi için kanaviçe kumaşının karelerinden faydalanılır. İşlenecek motif veya suyun ölçülerine uygun kesilen kanaviçe kumaşı esas kumaş üzerine teyellenir. İşlem bitirildikten sonra kanaviçe kumaşı, en ve boy ipliklerinden çekilerek yok edilir. Uygulanan kanaviçe işleme tekniği esas kumaş üzerinde kalır. Kanaviçe işleme tekniği, üzerine uygulandığı kanaviçe kumaşının adını taşımaktadır.

Kanaviçe işleme tekniği; Türklerde, XVI. yüzyıldan itibaren uygulanmış, fakat XIX. yüzyıldan itibaren  yaygınlaşarak Anadolu Türk halk işlemeleri içerisinde yerini almıştır. Kanaviçe işlemeli ürünlerde uyumlu bir bütünlük kazandıran; kumaş, iplik, desen ve kompozisyon özelliklerinin yanı sıra kullanılan kenar temizleme tekniği de önemli bir unsurdur. Değişik şekillerde uygulanan kenar temizleme teknikleri kanaviçe işlemelerine, estetik, kullanışlılık ve süsleme yönünden değer kazandırır. Kenar temizleme tekniği, işleme tekniğine, kumaşa, kullanılacak yere, modaya ve kişinin zevkine göre seçilerek uygulanır. Karadiğin kasabası kanaviçe işlemeli ürünlerin kenar süsleme ve temizlemeleri; yörede “tentene” adı verilen tığ gibi yapılan dantellerin ve çarşıdan satın alınan hazır harçların dikilmesi ile ayrıca iğne oyası ve makinede çeşitli şekillerde piko ve düz dikiş yapma teknikleri ile uygulanmıştır. 

 

Kaynak

 
ISTANBUL
 
 
 
 
 
Bugün 2 ziyaretçi (3 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol