Süsleme

Süsleme

 

İlhanlı, Timurlu, Memlûk ve Selçuklu dönemlerinde süslemelerde benzerlikler görülür. Ancak, malzemenin kullanılması yörelere göre değişiklik gösterir.

 

Süsleme Sanatında Kullanılan Terimler

Desen: Yalnız çizgilerle boyasız olarak yapılan resim.

Motif: Süslemelerde tekrarlanan biçim-öğe.

Figür: Resim ve heykelde insan ve hayvan görüntüsü.

Kompozisyon: Bir sanat eserinde kurallara dayalı ve estetik anlamlı düzen kurma.

Üslûp: Bir devrin ya da bir sanatçının kişiliği, bir eserin teknik, renk, kompozisyon biçim ve anlatım bakımından özellikleri.

Üslûplaştırma: Gerçek şekil ve motiflerin karakterini kaybettirmeden basitleştirerek, süslemeyi şematik hâle sokmak

Üslûp türleri: Selçuk, Bursa, Edirne, Klasik, Barok, Rokoko, Yeni Klasik, Uyanış gibi bölüm ve karışımlar gösterir. Her uygarlığın kendi adını taşıyan özel ya da karışık üslupları vardır.

 

Süsleme Sanatında Kullanılan Motifler

İslâm süsleme sanatlarında figür ve tasvirlere pek yer verilmediğinden, motifler geometrik düzenlemelerle beraber büyük önem kazanmıştır. Yüzyıllar içinde gelişerek çeşitlilik kazanan süsleme elemanı motifleri belli gruplar içinde toplayarak sınıflandırmak, bunları tanımaya kolaylık sağlayacaktır. Bu motifleri üç grupta inceleyebiliriz:


Bitkisel motifler (naturalist motifler)

Palmet-lotus

Çiçekler, yapraklar, ağaçlar

Soyut motifler

Rûmî

Münhânî

Sembolik motifler

Bulutlar

Çintamâni ve üç benek 

A.Bitkisel Motifler (natüralist motifler):

Kendi içinde iki gruba ayrılır:

a.Palmetus-Lotus: Çoğunlukla beraber kullanılan bu iki motiften; Lotus, nilüfer çiçeğinin sadeleştirilmiş şeklidir. Palmet ise, kaynağı Asurlular olarak bilinen bir motiftir. Çok zengin çeşitleri olan bu motifler İslâm eserlerinde sade ve zarif görünümleriyle çizilmişlerdir.


b.Çiçekler (Hatai): Gül, gül goncası ve benzer çiçeklerin boyuna kesitinin anatomik hatların üslûplaştırılmış görünümleriyle çizilmiş şekline denir. Bazı kitaplarda bu motifin Timur Devleti zamanında Çin Türkistan'ından getirtilerek kullanılmaya başlandığı anlatılırsa da bu doğru değildir. XI. yüzyıl başlarında Karahanlılar Devleti zamanında Çin Türkistanı’na -"Hatay-Hıtay-Huten" diye adlandırılan ülke- bir sanatçı gönderilip orada "hitay sanatı”nı öğrenen sanatçı ülkesinde döndüğünde İslâm süsleme sanatlarında hatâi motifi ile hatâî üslubunun temelini atmış olur.


c.Penç: Gül, gül goncası, papatya ve benzer çiçeklerin kuş bakışı görünüşünün stilize edilerek çizilmiş şekilleridir. Çiçekler yapraklarına göre biçimlendirilirler. “Pençberk” 5'lik yaprak demektir. XIII. ve XIV. yüzyıllarda sevilerek kullanılan hatâî motifi ile XV. yüzyılda yavaş yavaş diğer narçiçeği, nergis, sümbül gibi çiçeklerin de katılımıyla süsleme sanatında Rûmîlerin ve geometrik düzenlemelerin yerini natüralist düzenlemeler almaya başlar. Özellikle XVI. yüzyılda lâle çiçeğinin tezyini sanatlarda kullanılmaya başlamasıyla yepyeni bir dönemi başlatır.

 

d.Yapraklar: Süsleme sanatlarında diğer bir özellik de her çiçeğin kendi yaprağıyla kullanılmış olmasıdır. Hiçbir zaman bir gül bir karanfil yaprağıyla birlikte çizilmemiştir. Bu özellikten başka “hançer yaprağı” adı verilen kavisli iri ve büyük yapraklar kullanılmış ve sadece bu yapraklarla yapılan kompozisyonlar olmuştur. Bu kompozisyonlarda hayvan figürleri de görülür. XVI. yüzyılın bu süsleme tarzı "saz üslubu" diye adlandırılır.

e.Ağaçlar: Süsleme sanatında daha çok ölümü ve cenneti sembolize eden ağaçlar kullanılmıştır. Selvi (servi) ölümü ve aynı zamanda halk arasında ince ve uzun boylu sevgiliyi de sembolize eder. Nar ağacı ise cenneti temsil ettiği için severek kullanılmıştır.

 

B.Soyut Motifler:

a.Rûmî: Sözlük anlamı “Anadolu’ya ait” demektir. Orta Asya kökenli olan motifin ilk yaygın kullanımı Selçuklu Devleti zamanında olduğu için Selçukî” adını verenler de vardır. XVI. yüzyılda çok çeşitli yorumları çizilmiş olan bu motif, şekline ve kompozisyonlarda kullanılış biçimine göre iki türlüdür.

 

Çizilişine göre:

1)Sade Rûmî: Buna “Dinî Rûmî” de denir. En basit şekliyle çizilmiş Rûmî örneğidir.

2)Dendanlı Rûmî: Sade Rûmî sınır çizgisinin iç kısmında münhâni örneklerle süslenmiş Rûmî örneğidir.

3)Kanatlı Rûmî: Rûmî motifinin iki kola ayrılarak çizilmiş şeklidir.

4)Sarılma Rûmî: Buna “Piçide Rûmî” de denir. Kendi içinde sarılma ve bükülme anlamında Farsça bir terimdir.

 

Kompozisyondaki kullanımına göre:

1)Ayrılma Rûmî: Bir kompozisyonda deseni paftalara ayırarak, kompozisyonda daha uygun bir görünüm sağlamaya “Ayrılma Rûmî” denir. Bu bölümde zemin, uygun şekilde farklı renkte boyanır. Bu görevi hemen her çeşit Rûmî motifi yapar.

2)Tepelik Rûmî: Kompozisyonlarda sonlandırıcı veya sınırlayıcı görev yaparlar. Bazen tığ şeklinde de kullanılırlar. Simetrik düzenleme uygulanır.

3)Ortabağ Rûmî: Rûmî kompozisyonunun çiziminde Rûmîlerin saplarının bir noktada birleşip tekrar o noktadan ikiye ayrılmalarında, birleşme noktasına konan Rûmîli düzenlemeye “Ortabağ Rûmî” denir.

4)Salyangoz: Salyangoz diye adlandırılan küçük Rûmî tarzındaki kıvrımlar simetrik dörtlü hattın çakışma noktasında kullanılır. Bağlayıcı bir özellik taşır.

5)Üç-iplik Rûmî: Birbiri içinden geçen üç hat üzerinde Rûmîlerin aynı yönde dizilerek meydana getirdiği zarif bir Rûmî örgüsüdür. Bordürlerde kompozisyonları sınırlayıcı olarak kullanılır.

 


b.Münhâni: “Eğri, çizilmiş” anlamındadır. XI. ve XV. yüzyıllarda yazma eserlerin hemen her bölümünde kullanılmıştır. Bazen bordür şeklinde ya da müstakil olarak çizilmiştir. Rûmîlerden farklı bir çizim özelliğine sahiptirler. Kompozisyonların hazırlanışında bir hat üzerinde değil, birbirine bitişik olarak çizilir ve açıktan koyuya doğru kademeli bir şekilde boyanır.

 

C.Sembolik Motifler:

Bunlar da iki gruptur:

1.Bulutlar: Süsleme sanatlarında kullanılan bulutlar, doğanın bir elemanı olma fikriyle değerlendirilip kullanılmışlardır. Bulutlar kendi hatlarını devam ederek çizilirler ve başka motiflerle karışmazlar. Çizim şekillerine ve kullanım özelliklerine göre Rûmîler gibi isim alırlar

 

Çizimdeki özelliklerine göre:

a)Serbest bulut: Kompozisyonlara serbest şekilde çizilerek yerleştirilirler.

b)Yağma bulut: Bulut şekillerinin daha kesif olarak bir arada çizilmeleridir. Serbest olarak da yerleştirilirler.


Kompozisyondaki durumuna göre:

a)Nokta bulut: Yağma şeklinde çizilirler. Nokta bulut denmesinin nedeni, desende motiflerin yer alacağı dalların çıkış noktasını teşkil ederler.

b)Ayırma bulut: Ayırma Rûmîlerin kullanılmadığı yerde aynı görevi yapacak şekilde kullanılırlar. Renk ayırımına yardımcı olmaları nedeniyle deseni monotonluktan kurtarıp, daha ahenkli görünmesini sağlarlar.

c)Ortabağ bulut: “Çardaklı” ve “çember” diye de isimlendirilen bulut motifi. Çiçeklerin saplarını bağlamada, bazen de iki bulut arasında bağlantıyı sağlamada kullanılırlar.

d)Tepelik bulut: Kompozisyonların sınırlandırılmasında kullanılırlar. Desenlerin bitişini belirler.

e)Hurde bulut: Bu düzenlemede Rûmîlerden farklı olarak kendi bünyelerinde değil, yaprak veya hatâî çiçeğiyle beraber kullanılarak değerlendirilirler.

 

2.Çintamâni: Genellikle üç benekle birlikte kullanılan çintamâni, bulut ve hatâî motifleri gibi Orta Asya kaynaklıdır. Yan yana uzanan iki dalgalı şekil kaplan ve pars postunu hatırlatır. Biri üstte ikisi altta üç benekten oluşan düzenleme dekoratif anlamda süsleyici olarak kullanılmıştır. Bazen beneklerin içine tek tarafa daha yakın çizilen daireler onların hilal şeklini almalarını sağlar. Timur devleti dönemine ait sikkelerde görülen bu üç beneğe "Timucin" adı verilir. Türk bezeme sanatında ise gücün ve saltanatın sembolü olarak kullanılmıştır. Bazen üç beneğin bir arada kullanıldığı örnekler olduğu gibi bazen de her iki motif ayrı ayrı kullanılmıştır.

 

Yazmaların Süslenmesinde Kullanılan Tığlar

Tezhip'te Tığ'ın Yeri ve Önemi:

Tığ, tezhip sanatında eseri tamamlayan yardımcı eleman olarak kullanılır. Tığların görevi eserdeki kompozisyon yoğunluğundan zemin boşluğu arasında denge unsuru olmasıdır. Eserin cetvel veya dendan bitiminden sonra motifler, büyükten küçüğe doğru incelerek son bulur. Ana tığlarda çok çeşitli motifler kullanılmakla birlikte, ara tığlar genelde daha sade olmaktadır. Kompozisyon zenginliği, eserlerin mükemmelliği ve inceliği tığlarda da çok çeşitliliğin doğmasına neden olmuştur.

 

Yüzyıllara Göre Tığlar

XII. ve XIII. yüzyıllarda kalın çizgi ve nokta ile tezhipleri süsleyen tığlarda renkler genellikle lacivert ve tonlarıdır.  XIV. yüzyılda geometrik şekiller, noktalardan meydana getirilen sade çiçekler ve yalın Rûmîler tığları oluştururken, renkte lacivert ile sulu altının kullanıldığı görülür.

 

Bu gelişmeler XV. ve XVI. yüzyıllarda artarak devam etmiştir. Selçuklu sanatında kullanılan münhâni motifi XV. yüzyılda kitap sanatında daha çok bordür şeklinde olup, bu eserlerde çoğu zaman münhâni bordür üzerine kuzu çizgisi bırakılmadan mavi rengin tonlarıyla geometrik tığlar çalışılmıştır. Bu dönemin bir özelliği de düz cetvel üzerinde çizilmiş tığlardır. Osmanlı süsleme sanatı her alanda olduğu gibi en parlak dönemini XVI. yüzyılda yaşamıştır. Bu dönemde kullanılan tığlar:

 

Zencerekli tığlar,

Şemse şeklinde Rûmîli tığlar,

Selvi şeklinde tığlar,

Hatâyi ve penç motifli tığlar,

Bulut motifli tığlar,

Profilden stilize karanfil ve lâle motifli olanlar,

Tığlardan kalan zemin boşluğuna çimen şeklinde altın serpmeler

XVII. yüzyılın ilk yarısında bir önceki yüzyılın zengin ve zarif çalışmaları sürmüştür. Bu yüzyılın ikinci yarısında şekillerle birlikte renklerde de değişimler olmuş, laciverdin yanında kırmızı da sıkça kullanılmıştır.

XVIII. yüzyılda ana tığlarla birlikte, aynı boyda ve zenginlikte ara tığlar da kullanılmıştır. Diğer yüzyıllardan farklı olarak, tığların cetvelleri siyahla çekilmiş, ana tığlarda lacivert, ara tığlarda kırmızı ve zaman zaman altın kullanılmıştır. Eserdeki tezhipli kısımda yoğun bir şekilde bütün kâğıt zeminini kapatacak kadar teferruatlı tığlar kullanılmıştır.

 

XIX. yüzyılda tığlardaki motifler Batı etkisinde kalarak, tığ cetvellerinin zaman zaman kalktığı, klasik renk olan lacivertin bazı örneklerde hiç kullanılmadığı, altın, yeşil ve kırmızı renklerin daha çok kullanıldığı görülür.

 

XIX. yüzyılın sonu XX. yüzyılın başı Rokoko tarzı çalışmalar tığlarda klasik tarzda, klasik ve Rokoko tarzı birleştirilerek hem eserde hem de tığlarda çalışılmıştır. Çeşitli yüzyıllarda görülen bariz özellikler bir önceki yüzyıldan etkilenip bir sonraki yüzyılı de etkilemiştir.

 

Güllerde Tığ

Elyazması Kur’ân-ı Kerîm’lerde sayfaların ön kenar boşlukları üzerinde yer alan, oval veya daire şeklinde yapılan süsleme motiflerine gül” ve “gülçe” denir. Gülçeler de tığın kullanım devirlerine uygun değişimler göstermiştir. Gülçeler bir sayfada bir kaç tane yan yana geldiklerinde aralarında hiç kesinti yapılmadan tığlarla birleştirilmiştir.

 

Tuğlarda Tığ

Kelime olarak Oğuzca’dan gelen ve “Hakanın Buyrultusu”, “Mührü” manasını taşıyan tuğra işaret olarak bilindiği gibi Osmanlı padişahlarının nişan ve alâmeti bir çeşit imzasıdır. Bu padişah imzası olan tuğralarda tezhip sanatının değişimi yüzyıllara göre aynen yansımış, buna paralel olarak tuğralardaki tığlarda kompozisyonlarla bütünlük sağlamıştır.

 

Ciltlerde Tığ

Ciltte tığlar bütün dönemlerde sade çizgi ve noktalardan oluşmuş, renk olarak genelde altın kullanılmıştır.

 
ISTANBUL
 
 
 
 
 
Bugün 9 ziyaretçi (18 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol