Kemik-Boynuz İşleme

Kemik-Boynuz İşleme

 

Boynuz seçimi tamamen onunla ne yapmak istediğinizle ilgili olacak şekilde kişisel bir tercihtir. Zihgir, başpare, ok gezi, kabza gibi küçük işler yapmak için boynuzun boyundan çok yoğunluğu önemli olmakla beraber eğer tarak veya yay yapmak istiyorsanız uzun, düzgün boynuzlara ihtiyaç olacaktır.

Boynuzun hazırlanması

Boynuzlar elinize mezbahadan çıktığı haliyle geliyorsa ilk yapılması gereken onun kemik aksamından kurtulmak olacaktır. Bu işlemi yapmak için birden fazla yöntem vardır. Bunlardan size uygun olan bir tanesini seçmelisiniz:

 

1) En kolay, en temiz, en steril fakat en kötü kokulu olan birinci yöntem; boynuzları bir kapta sert siyah dış kısım yumuşayıp kemik kısımdan ayrılıncaya kadar kaynatmaktır. Kötü kokusundan dolayı işlemi dışarıda bahçede yapmak gerek. Sonuçta kirinden oldukça kurtulmuş ve hayli temizlenmiş boynuzlar elde edeceksiniz.

2) İkinci olarak boynuzları kurutmayı deneyebilirsiniz. Eğer aceleniz yoksa boynuzları kuru, havadar bir yere asın. Kokudan rahatsız olmayacaksanız tavan arası, kalorifer dairesi gibi yerler de denenebilir. Bir süre sonra bakteriler  sizin için, boynuzu bütün yumuşak dokulardan arındıracaklardır. Ara sıra yanına uğrayarak kemikle boynuzun ayrılıp ayrılmadığına bakın. Bahçeniz varsa direk güneşe karşı bir yüksek yere asabilirsiniz. Sinek kurtçuklarını sorun etmeyin. Bir süre sonra açlıktan ölür, kuşlara yem olur veya sinek olur uçar giderler.

3) Üçüncü metodu boynuz endüstrisi ile uğraşan Hindistan, Filipinler gibi ülkeler uyguluyorlarmış. Bu yöntemde çok sayıda boynuz açık bir havuzda suyun içine atılıyor ve birkaç ay bekletiliyor. Bu yöntemi uygularsanız, o havuza düşmemenizi şiddetle tavsiye ederim.

 

Boynuzu toprağa gömmek de bir yöntemdir. Bunu özellikle çok kötü kokulu boynuzlara uygulayabilirsiniz. 
 

Boynuzları temizleyelim

Boynuzları işlemeye geçmeden önce iyice kurumuş olduklarını görün. Daha sonra ilk yapacağımız işlem kuru mekanik yöntemlerle üzerindeki dışkı ve kan artıklarını temizlemek olmalıdır. Bu işlem sırasında eldiven kullanmanızı şiddetle tavsiye ederim. Sert metal fırçalar ve bulaşık teli de kullanılabilir. Daha sonra toz yapılı deterjanlar ve en son sıvı deterjanlar kullanıp içi dışı iyice yıkayalım tekrar kurutup işlemeye hazır hale getirelim.

 

Boynuzların işlenmesi

1. Soğuk İşlemler:

Kesim: Boynuzları önce en ince kısmı olan başa yakın tarafından işimize yaramayacak incelikte olan kısmı kesip atalım. Eğer yay yapacaksanız bu kısımda cimri davranın çünkü uzunluk önemli olacaktır. İnce bir şerit testere bu iş için ideal olmakla birlikte, kıl testere de -zor olmakla beraber- kullanılabilir. Kesilecek hattı çok sayıda matkap deliği açarak zayıflatabilirsiniz. Yay dışında bir şeyler yapacaksanız uygun kalınlıkta enine kesitler alacaksınız.

 

Oyma: Boynuz başpare gez, zihgir veya başka şeyler yapmak için kolaylıkla delinip zımparalanabilir. Küçük ıskarpelalarla işlenebilir. Yüksek devirli yuvarlak zımpara ve aynı yere monte edilebilen oyma uçları bu iş için idealdir. Boynuz çok güzel zımparalanır ve parlatılabilir. Zımpara kalın numaradan başlanıp 800'lük zımparaya kadar düşürülür. En sonunda yüksek devirli fırça ve cila ile mükemmel parlaklık elde edilebilir. Başpare gez yapımı için torna tezgâhı kullanılabilir. Yalnız enine kesilmiş boynuz dikkatlice incelenerek boynuz katlarının birleşim halkalarını içeren kısımlar ile çalışılmamalıdır. Aksi takdirde bir süre sonra kuruyan boynuz bu kısımları açarak zayıflamaya ve kırılmaya sebep olur.

 

2. Isıl İşlemler

Bu işlemler boynuz parçasına yeniden şekil vermek için uygulanmaktadır. Belli bir sıcaklıkta boynuz esner ve düzleştirilebilir hale gelir. Daha yüksek sıcaklıklar boynuzun plastik benzeri bir hal almasını da sağlamaktadır. Bu esnada boynuz, istediğiniz şekli alabilir. Boynuzu bu sıcaklıkta eliniz ile tutmamak gerekir.

 

Isıyı daha yükseltirseniz dış kısımlar somun ekmeği misali kızarmaya ve erimeye başlar. Boynuzun erime sıcaklığı 350 +/- 25 °C olarak bildirilmektedir. Bu sıcaklığın da üzerine çıkarsanız boynuzun rengi değişmekte ve soğuduktan sonra esneyemez bir hale gelmektedir. Böyle bir boynuz artık yay yapımı için uygun değildir. Bu durumda boynuz katlarına ayrılıyor ve kırılıyor. Ama ondan tarak vb. esnemesi gerekmeyecek âletler yapılabilir.

 

Sivaslı ustalar boynuzu kömür ateşi üzerinde yavaş yavaş çevirerek kızaracak kadar bekletiyorlar. Daha sonra presleyerek daha katı bir malzeme elde edip bıçak sapı yapımında kullanıyorlar. Genellikle boya sökümü için kullanılan ısı tabancaları 500 °C’ye kadar sıcak hava verebilmektedir. Bu yöntemde sıcak havayı düzeltilecek bölgeye yavaş yavaş vererek bir metal cisimle sık sık boynuzun gövdesine vuruyoruz. Önceden metalik ses veren boynuz gövdesi mat, sanki araba lastiği gibi yumuşak bir cisme vurulduğunda çıkacak benzerlikte bir ses verdiğinde bükülmeye hazır demektir. Boynuzu klempler yardımıyla vermek istediğiniz şekle getirip de sonradan ısıtırsanız aynı sonucu elde edebilirsiniz. Yalnız klempinizin ısıya duyarlı kısımları bu işlemden zarar görecektir.

 

Yay yapımında kullanacağımız boynuz şeritlerini düzeltmek için kullanacağımız en uygun yöntem ise onları iki saate yakın bir süre kaynatmak ve akabinde hızla preslemektir. Bu ısıda boynuz ancak düzlenebilecek bir sertliğe erişir. Bir yardımcınız olması ve size yardım etmesi başarı şansınızı artıracaktır. Sadece birkaç saniye gecikirseniz boynuzu tekrar kaynatmak zorunda kalacaksınız demektir. Boynuz soğur soğumaz istediğiniz düzlemde kalacaktır. Boynuzları kaynar sudan çıkarmak için kalın yanmaz bir eldiven kullanılmalıdır.

 

Boynuz ile yapacağınız ısıl işlemlerde aklınızda tutmanız gereken en önemli şeyler kendinizi yakmamak ve ihtiyacınız olanın üzerindeki kalınlıklardan önceden kurtulmaktır. Gerektiğinden daha kalın malzeme, daha zor işlenecektir.

Kemik Tarakçılık

Unutulmuş değerlerin yaşatılmaya çalışıldığı bir Anadolu şehridir Sivas. Türküler diyarı bu memlekette şiir gibi sanat eserleri, ustalarının ellerinde kimi zaman gümüş olur bellere boyunlara dolanır, kimi zaman çubuk olur keyif tüttürür dudaklarda. Bazen de halı olur, kilim olur sevdalar nakşedilir desenlerinde. Bazen yıllarca etini sütünü paylaştığı dost hayvanların boynuzları bıçağa sap, kılıca kabza, yakalara broş, saçlara tarak olur sanatkâr ellerde. Sivas’ta eski bir el sanatıdır tarakçılık. Eskiden bugünkü gibi çeşitli taraklar olmadığından insanlar saçlarını taramak için kemikten, sert ağaçtan yapılan taraklar kullanırlarmış. 

Son yıllarda gelişen sanayi ile birlikte pek çok sanatımız gibi tarakçılık da tarih olmaya yüz tutmuş. El emeği göz nuru kemik tarak yapan usta eller, sevgisini katık etmiş yaptıklarına. Eskiden çeyiz sandıklarının vazgeçilmeziymiş bu taraklar. Derken unutulmuşluğun üzüntüsünü anlatıyor bize. Tarakçılık günümüzden 50 - 60 yıl öncesine kadar 5-6 dükkânda icra ediliyormuş ve günümüzde sadece bir tek usta ile bu sanat yaşatılmaya çalışılıyor. 

Sivas’ta kemik tarak; öküz, koç ve keçiboynuzundan yapıldığı gibi devenin bacak kemiğinden de yapılırmış. Beyaz renkteki deve kemiği, fildişi görünümü verdiğinden diğerlerine nazaran sert ve dayanıklı olduğundan daha çok tercih edilirmiş ve tabanca kabzalarına kakma yapımında kullanılırmış. Sivas’ta üretilen kemik tarakların da türleri var. Kadın, sakal ve erkek tarağı olarak yapılan bu taraklar dişlerinin inceliği ve kalınlığı, tek taraflı veya çift taraflı olmasıyla birbirinden ayrılıyor.

Kim derdi ki keçilerin, koçların veya mandaların birer gurur kaynağı gibi taşıdığı boynuzlar bir insanın elinde hayat bulacak ve tarak olarak kullanılacak. Bitmek üzere olan bir sanatın sağlığa verdiği destek karşısında herkes şaşırabilir. İnsan elindeki tırnak ile koçların boynuzlarında “keratin” isimli bir oluşum vardır. Nasıl ki tırnağınız ile başınızı kaşıdığınızda deri tahriş olunmuyorsa, bu kemik taraklar da aynı işlevi görüyor. Kemik taraklar saçta kepek, elektriklenme yapmaz. Saçın dökülmesi ve kırılmasını önler. Boynuzun ilk önce yapılacak ürüne göre kesilmesiyle meydana gelen işlemler çeşitli tesviyeler sonrasında ortaya çıkar. Eskiden gelin sandıklarının olmazsa olmazı olan bu taraklar bugün Sivas’ın bir köşesindeki küçücük dükkân içerisinde yaşama mücadelesi veriyor. 

Tarakçılık mesleğinde insanı hayretlere düşüren görüntülerle karşılaşmanız da olasıdır. Düzleme işlemi sırasında genellikle Allâh lafzı, Besmele ve bazı hayvan figürleri ile insan suratlarının çıkabildiği görülmüştür. Tarakçılık mesleğinde sanatın zevkle, gönülle ve aşkla yapıldığı bilinir. Sırf para kazanma düşüncesinde olarak yapılan sanattan ustalar hiçbir şey elde edememiştir. Ama amatör bir ruhla gönlünüzü vererek yaptığınız çalışmalarda size neler verdiğini görür ve şaşırırsınız.

Boynuzlar solmak üzere olan bir gül iken canlanıveriyor ustaların ellerinde. Günlük hayatımızda kullandığımız güzel tarakları, takıları görünce mutlu oluyoruz. Kullananların kesinlikle memnun kaldığı bu kemik tarakların yapımının hiç de kolay olmadığını söyleyebiliriz. Umarız hiç bitmeyecek bir mesleğin adı olacaktır ve belki de bilinmez bir yerlerde örneğin kızların çeyiz sandıklarından gülümseyecektir bu kemik taraklar bizlere. Herkes unutsa da beni bir bu çeyiz sandığı unutmadı diyerek ve adına sevda diyerek bu işin her gün doğumunda kemik tarak yapacaktır hayatta kalan ustalar. Kullananları azalsa da kemik tarağın, teknolojiye inat ben buradayım diyecektir ve her gün batımında kemikten çıkan toz gibi ustaların yorgunluğu da savrulup gidecektir geriye umutlar bırakarak. Bu umutlar tarak ustalarının sanatlarını idame ettirmesinde önemli bir rol alacaktır. Umarız ki umutlar kırılmaz.

 

Kaynaklar

Suat Duman

http://www.gundemturkiye.com


Dr.Y.Metin Aksoy

http://www.kemankes.com


 
ISTANBUL
 
 
 
 
 
Bugün 88 ziyaretçi (113 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol