Nazar Boncuğu

Nazar Boncuğu

 

Nazar Boncuğu, eski bir Anadolu inancının camdaki yansımasıdır. İnsanlık tarihi boyunca, her kültürde ve dinsel inançta, göz figürü kötülükleri savan güçlü bir tılsım olarak kabul edilmiştir... 
Bu figüre, Musevi, Hıristiyan ve İslâm kültürlerinin yanı sıra, Budist ve Hindu toplumlarda da rastlıyoruz. Bu ortak gelenek Anadolu'nun 3000 yıl öncesine dayanan cam sanatında yeni bir kimlik kazanır. Anadolulu bir cam ustası, göz figürünün gücünü ateşin gücüyle birleştirerek yepyeni bir tılsım yaratır: Nazar Boncuğu. 

O zamandan bu yana insanlar, kötülüklerden korumak istedikleri her şeye nazar boncuğu iliştire gelmiştir. Yeni doğmuş bebeklerden, bindikleri ata, hatta evlerinin kapılarına bile... Nazar boncuğu geleneği Anadolu'da hâlâ yaşamaktadır. Sayıları giderek azalan nazar boncuğu ustalarının hünerli elleriyle biçimlendirdiği ışıltılı göz boncukları, Anadolu'dan dünyanın dört bucağına yayılmaktadır.

Bu binlerce yılın tılsımı Anadolu'da kem gözlere karşı yaptığı mücadeleyi, dünyanın dört bucağında da sürdürüyor. Anadolu'nun mavili, sarılı, beyazlı “göz”leri, Marsilya’nın, New York'un, Los Angeles'ın vitrinlerinde göz kırpıyor, kimler tarafından ve nerede yapıldığından habersiz.

Ocaktan, ateşin ve dumanın ülkesinden hayat bulan binlerce nazar boncuğu, birkaç gün içinde, dünyanın dört bir yanına yolculuğa çıkar. Başta Yunanistan, İsrail ve ABD olmak üzere 60'a yakın ülkeye nazar boncukları ihraç ediliyor.

Anadolu'nun binlerce yıldır gülümseyen mavi gözleri, Yeni Dünya’nın gözleriyle karşılaşmak için sabırsızlanıyor. Türkiye'de başınızı nereye çevirseniz, size bakan birçok gözle karşılaşabilirsiniz... 

Burası gerçekten bir nazar boncuğu cennetidir. Bir yabancıya sürekli izlendiği duygusunu verecek kadar çok nazar boncuğu vardır çevrede... Gizli gözler sanki hayatı ve insanları sessizce izlemektedir...

Belki de “rahatlayın, her şey yolunda” demek ister gibi çok derinlerden bakmaktadır mavi gözler...

Nazar boncuğu, diğer sanatlarla yaratıcı bir işbirliği içindedir. Bir şeyi süslemek için akla ilk gelen şey nazar boncuğu, ya da nazar figürüdür. Ya nazar boncuğu bir eşyayı süslemektedir, ya da bir eşya nazarlığa süs olmaktadır. Farklı şekil ve desenlerle bir araya gelerek, şaşırtıcı kombinasyonlara imkân vermektedir. 

Ateş ile usta yine birlikte ve baş başadır, ateş camı eritmekte, usta bu camı istediği gibi biçimlendirmektedir. Bu tür atölyelerin merkezinde bir değil iki fırın bulunur. Nazarlığın ana maddesi olan koyu mavinin eritildiği 1600 derecelik büyük bir fırın ile içinde beyaz, açık mavi ve siyahın bulunduğu 1400 derecelik ısıya sahip daha küçük bir fırın.

Atölyede çalışanlar, tıpkı göz boncuğu ustaları gibi, adına “fonga” denilen çelik çubuklar kullanmaktadırlar. Erimiş cam, fongaların ucuna sarılarak alınmakta ve hızla bir önceki renkli camın üzerine konulmaktadır. Donduğunda işte  “nazar boncuğu”.

Her vardiyada ortalama 1500-2000 cam nazarlık yapılabilmektedir. Çalışmanın ritmi bir tür geriye sayma işlemi gibidir; erimiş camın potadan alındığı andan itibaren başlayan bir geriye sayma işlemi... Camın soğuyup katılaşması saniyeler içinde olur. Bu cam nazarlıklardaki en önemli nokta, farklı renklerdeki erimiş camların, en yüksek ısıda üst üste konularak birbirine geçmesini sağlamaktır. Fırının ısısı düştükçe, çatlamalar ve bozulmalar ortaya çıkmaktadır.

Sadece nazar boncuğu ile ilgilenen ve kendilerini bu işe adayanlar, bu geleneği, bu sembolü diğer insanlara ulaştırmak ve anlatmak için de büyük bir çaba harcamaktalar.

Nazar boncuğu ve nazar figürlü hediyelik eşyaları dünyanın 60 ülkesine iletirken, mavi gözün pozitif gücünü, dinsel inançların ötesinde bir anlayışla, tüm insanlarla paylaşmak istemektedirler.

Nazar boncuğu, insanı kem gözlerden koruduğuna inanılan bir boncuktur. Tarih boyunca, çoğu kültürde ve dinsel inançta, göz figürü kötülükleri savan güçlü bir tılsım olarak kabul edilmiştir. Genelde nazar boncukları göz şeklinde olur. Göze aynı zamanda “boncuk” da denmektedir. Bu bağlamda bakıldığında kişinin dünyaya açılan penceresi gözdür ve göz her türlü, iyi ve kötü, düşüncelerin ilk çıkış noktası olarak kabul edilir. Bu yüzden bakışlardan, kötü gözlerden korunmak amacıyla emici özelliği olduğuna inanılan mavi renkli taşlar eskiden beri kullanıla gelmiştir. Ve son halini günümüzdeki çeşit çeşit nazar boncukları olarak almıştır. Şu an, gerek inanç gerek gelenek, gerekse de süs eşyası olarak pek çok kişi nazar boncuğunu günlük yaşantısında çok sık kullandığı yerlerde bulundurmaktadır.

Nazar boncuğu yapılırken içine kurşun dökülür. Bunun da iyi şans getirdiği söylenir. Mavi renkli her cam boncuğun nazarı savması gerçekte eski halk inanışına göre mümkün değildir. Bu boncukların mutlaka bulunması gereken özellikleri vardır. Örneğin kimi ustalara göre mavi üzerine sarı renkli göz yer almalıdır. Ayrıca “Göz Ocağı” niteliğinde özel (daha eski halk inançlarına göre “İyeli / Eyelü”, yani koruyucu ruhu olan) bir yerde eritilmiş olmalıdır.

Nazar boncuğu ocaklarının kuruluşu da geçmişte özel bir tören ile gerçekleştirilirdi. Bu ocakta başka bir cam işiyle uğraşılmaz, sadece nazar boncuğu yapılır. O kadar ki, aynı işliğin içerisinde başka cam eşyalar yapan usta, nazar boncuğu üretmek için yalnızca asıl ocağı kullanır. Ayrıca gerçek bir nazar boncuğunun mutlaka elde yapılması gerekir, makinelerle seri halde üretilen boncuklar bir süs eşyası olmaktan öte bir anlam ifade etmez.

Tarihteki Türk topluluklarında nazar boncuğuna “munçuk”, “moncuk”, “monşak”, “monçak”, “monçok”, “muyınçak” gibi isimler verilmiştir ve bu tabirlerin bazıları günümüzde de bazı ulusların dillerinde yer almaktadır. Sözcük olarak “boncuk” demektir. Bunlar kişinin veya atın boynuna takılan değerli taş; aslan tırnağı, muska gibi şeylerdir. Attila Han’ın babasının adı da Muncuk’tur. Türk halk inancında Albıs, Gökçe Munçuk (Mavi Boncuk)’tan çok korkar ki nazar boncuğu kavramının kökeninde bu anlayış yatar.

“Kotaz” sözcüğü de yine nazar boncuğu anlamında kullanılan başka bir kelimedir. Gözün dikkatini başka yöne çekmesi nedeniyle korunduğu mantığı öne sürülür. Çok kuvvetli nazarların kotazları (nazar boncuklarını) çatlattığı hatta parça parça ettiği anlatılır. Sözcük olarak “kutlu nesne” anlamına gelir. “Köşgük” ve “çom” tabirleri de aynı anlamda kullanılır ve nazarlık demektir.

 

Kaynaklar

https://tr.wikipedia.org

http://www.evileyebead.com

 
ISTANBUL
 
 
 
 
 
Bugün 108 ziyaretçi (141 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol