Porselen Boyama

Porselen Boyama

 

Diğer sanat dalları gibi gelişme göstererek bugünkü çok olanaklı ve çeşitli haline gelmiştir. Porselen boyaları kimyasal ve mineral boyalardan elde edilir. Toz halindeyken sanatçı tarafından terebentin esansı, lavanta, karanfil veya rezene yağı gibi yağlarla karıştırılarak kıvama getirildikten sonra sır üstü porselene fırça veya divitle uygulanır. Bazı desenlerin boyanması aralarda fırınlama gerektirebileceği gibi  

                                     Esin Alptuna


bazı tekniklerde bir defa fırınlama da yeterli olabilir. Porselen için özel olarak yapılmış fırına dikkatlice yerleştirilerek saatte 250-350 °C ısıtılarak nihai olarak 760-825 °C’ye çıkarılır. Tamamen soğuduktan sonra porselen parçalar çıkarılır. Eğer 24 ayar altın kullanıldıysa fırından çıktıktan sonra cam elyafı veya özel bir kum ile parlatılır. Bugün üretilen porselen boyalarıyla boyanan parçalar bulaşık makinesinde bile yıkanabilecek kadar dayanıklı yapılmaktadır.

                     

Porselenin Kısa Tarihi

MS 1000’de Çin’de başladı. Portekizli denizciler tarafından gemilerle Avrupa’ya getirildi. İlk kez Marco Polo tarafından porselen olarak adlandırıldı. Porselen, Avrupa soyluları için prestijin
 
                                                                                                                                   Esin Alptuna

simgesi haline gelince uzun yıllar boyunca formülünün keşfi için servetler harcandı. Nihayet Çin’deki ilk üretimden yaklaşık 700 yıl sonra 1707’de Avrupa’nın ilk porseleni Almanya Meissen’de üretildi. Porseleni oluşturan üç ana hammadde; kuvars, feldspat ve kaolindir.  Kimi ülkelerin porselenlerinin daha ünlü olmasının temel nedeni; o ülke topraklarında bu ana hammaddelerin daha yüksek kalitede bulunmasıdır. Porselen dekorasyonu, uzun ve zahmetli bir süreç olan porselen üretiminin son aşamasıdır. Dünyada üretilen porselenlerin sadece %1’i el ile dekorlanmaktadır ve bu el dekorlu ürünler yıllar geçtikçe değerlenerek antika olacaktır.

Porselen ve porselen boyama sanatı Çin’den Avrupa’ya XVII. yüzyılda gezginler aracılığıyla gelmiş ve önce Dresden civarında bulunan Meissen şehrinde Hans Friedrich Böttger tarafından birçok denemelerden sonra “arcanum” olarak adlandırılan porselen hamuru formülünün keşfiyle zaman içinde bütün Avrupa’ya yayılmıştır.
                                                             

                             Esin Alptuna

Porselen formlar önceleri Çin porselenleri taklit edilerek desenlenmiş, sonra kraliyet ve prenslik ailelerinin bu sanata verdikleri önem nedeniyle büyük çeşitlilik gösteren prestijli bir yüksek sanat formu haline gelmiştir. Bunda gelişen teknolojik olanaklar, fırınların kalitelerinin yükselmesi, kullanılan malzemelerin daha rafine hâle gelmesi ve formüllerinin geliştirilmesi kadar en yetenekli porselen ressamlarının becerilerini porselen üzerinde sergilemelerinin de büyük rolü olmuştur.

Avrupa’da porselen eşya gerek dekoratif amaçla gerek günlük kullanım için yapılırken Osmanlı Sarayı da bu formlara büyük ilgi duymuş, bilhassa Avusturya ve Almanya’daki fabrikalarda Osmanlı’nın geleneksel kullanımına uygun kapaklı aşûre kapları ve sürâhileri gibi porselen eşyalar üretilmiştir. Bunların birçok örnekleri Topkapı Sarayı koleksiyonlarında bulunmaktadır.
                                                                                                                                 Esin Alptuna

Ayrıca XVIII. yüzyılda “Türk orkestrası” ve “Osmanlı” adı altında Türk temalı figürinler moda olmuş, bugüne kadar Meissen ve Hoechst fabrikalarında aynı kalıpların üretimi devam ede gelmiştir. Bugün el boyaması porselenler prestijli resmî hediyeler olarak verilmekte, kaliteli olarak dekore edilmiş evlerin ve seçkin mağazaların masa ve vitrinlerini süslemektedirler.

XIX. yüzyılda gerek savaşlar, ihtilâller ve göçler, gerekse mali desteklerin azalması, bu sanat dalını da fazlasıyla etkilemiştir. Ayrıca XX. yüzyılın başlarında sanayi devrimiyle birlikte ticari amaçlı baskı desen tekniğinin bulunmasıyla da yüksek maliyeti bulunan el dekorasyonu unutulmaya yüz tutmuştur. Bunların tek istisnası aynı devrede bu sanatı değişik özel fabrika ve atölyelerde çok geliştiren İngiltere örneğidir. Ancak bir süre sonra dekoratif el sanatlarının tekrar değer kazanmasıyla canlanan elle porselen boyama, çeşitli ülkelerde devletçe de desteklenmeye başlamıştır. Bunlara örnek olara Macaristan’da Herend, Almanya’da Meissen ve Dresden, Rusya’da Lomonosov, Fransa’da Sevres fabrikalarını gösterebiliriz. Türkiye’de de çini ve porselen sanatı benzer süreçlerden geçerek bugünkü duruma gelmiştir. Hâlen Yıldız Porselen Fabrikası, kısıtlı da olsa el dekoru porselenler üretmektedir. Bunun yanında dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye’de de özel atölyelerde ve fabrikalarda satış amaçlı el dekoru porselenler yapılmaktadır.

Porselenin üzerine arzu edilen herhangi bir desen uygulanabilir. Ancak bu mutlaka porselen boyama tekniğini bilmek ve uygulayabilmekle mümkündür. Örneğin portre yapılırken portre yapma tekniğinin yanında özel renkler ve birçok fırınlama gerekir. İnsan ve çeşitli hayvan resimleri için de anatomi bilgileri, manzara deseni için peyzaj ve perspektif, çiçekler için botanik, kuşlar için ornitoloji bilgisi
                                     Esin Alptuna

gerekir. Sanatçı bu nedenle desenine başlamadan önce çeşitli kitaplardan veya başka kaynaklardan faydalanarak ön çalışma ve araştırma yapmak zorundadır.  Değişik sanatçılarla çalışmak, olanak bulunduğunda çeşitli müzelerin porselen koleksiyonlarını görmek, fabrika ve atölye ziyaretleri yapmak, sanatçının esinlenmesi, bilgilenmesi ve kendini geliştirmesi için gereklidir.

 

Kaynak

www.esinalptuna.com



 
ISTANBUL
 
 
 
 
 
Bugün 62 ziyaretçi (128 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol