Afiş

Afiş

 

Afiş veya poster Türk Dil Kurumu'nun tanımına göre; "bir şeyi duyurmak veya tanıtmak için hazırlanan, kalabalığın görebileceği yere asılmış, genellikle resimli duvar ilânı, ası" şeklinde tanımlanmaktadır.

Afiş, reklam ya da propaganda yapmak, bir oyun, sergi, ürün ve benzerlerinin duyurulmasında kullanılır. Aynı zamanda güzel sanatlarda bir daldır. Afiş sanatı XIX. yüzyıl başında iki ana unsurun bir araya gelmesiyle ortaya çıktı; bir yandan taşbaskı sayesinde metin ve resmin birleşmesi, çoğaltılabilir olması (yüzyılın ikinci yarısında renkli baskı olanağı doğdu), diğer yandan afişin gelişmesi, tüketim mallarının toplu üretiminin ve rekabete dayalı ekonominin ilerlemesine bağlı kaldı. Başlarda küçük boyutlu olup, kitap resimlerini, basın bültenlerini andıran afiş, modern sanat anlayışıyla beraber kendi estetiğini oluşturdu. Kısa ve çarpıcı bir metnin, sade ve resimle beraberliği afişin temel kavramıdır.

Manet, Gavarni, Daumier, Toulouse Lautrec gibi sanatçılar, afişin gelişmesine önemli katkılarda bulundular. Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde ve Amerika'da afiş sanatına farklı bakış açıları doğdu. Cheret, William Bradley, Beggarstaff kardeşler gibi isimler, kendi yöntem ve bakış açılarını geliştirdiler. I. Dünya Savaşı süreciyle birlikte, Sovyetler Birliği'nde Ekim Devrimi'nin ardından El Lisitskiy gibi isimler, “soyut afiş” kavramını oluşturdular.

Almanya'da tipografi ve fotoğrafçılığın ilerlemesi afiş anlayışına katkıda bulundu. İki savaş arası kübizmin, fotomontaj ve kompozisyon uygulamanın ve II. Dünya Savaşı’nın etkileri, afişin ilerlemesine yol açmadı. Savaş sonrasında fotoğrafçılıkta yapılan büyük atılımlarla birlikte afiş de bir devrim sürecine girdi. İtalya ve İsviçre’de tasarım atakları, estetik tasarımı ortaya çıkardı. 1950'lerde gerçeküstücü ve didaktik akımların etkisinde kalan afiş sanatı, yeni isimlerin sivrilmesine yol açtı. 2000'li yıllara gelinirken “pop – art” kültürü, afişin tarihinde belirleyici rol oynadı.

Türkiye’de Afiş

Türkiye'de ilk örnekler Osmanlıların son dönemi ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında görülmeye başlandı. Ağırlığı metne dayanan tiyatro, sinema, yardım dernekleri ve Türkiye'de üretilmeyen ürünlerin reklamları afiş yapılıyordu. İlk dönem büyük çoğunluğu yurtdışından gelen afişler, yarı - kapalı ortamlarda (tiyatro girişi, dükkân vitrinleri vb.) sergilendi. İlk Türk afiş sanatçısı, yurt dışında eğitim görüp, 1925 yılında Türkiye'ye dönen İhap Hulusi Görey olmuştur. 1927'de Güzel Sanatlar Akademisi'nde ilk afiş atölyesi açıldı. Hulusi, Alman afiş sanatından etkilenmelerini yapıtlarına yansıttı. Aynı dönemin sanatçılarında Mithat Özar, Paris'te eğitim alarak Akademi'deki atölyenin başına getirildi.

Özar'ın etkisiyle 1930 - 1945 yıllarında Fransız estetik akımı Türk afişinde yönlendirici oldu. 1950'lerin sonunda konu ve içeriğin önem kazanmasıyla, Türk afiş sanatı ulusallaşmanın yanı sıra uluslararası olmayı da birlikte sürdürdü. Basım endüstrisinin gelişmesi, reklam ajanslarının çoğalması, Türkiye'de afişe büyük boyutta hız kazandırdı. Televizyon ve diğer medya reklamlarının darbesine karşın; gerek billboard yaygınlaşması, gerek maliyetler açısından afiş gelişimini sürdürdü, Türk afiş sanatçıları uluslararası bienallere katılıp birçok ödül aldı. Afiş sergileri açıldı. Geçmiş yıllara ait bazı zor bulunan afişler, açık artırmalarda çok yüksek bedellere satılarak koleksiyoncular arasında alıcı bulmaktadır

Propaganda Afişi

Bir kampanyaya (alkollü içeceklerle mücadele, karayolu kazalarını önleme) hizmet etmek ve siyasi mesajlar vermek için hazırlanan propaganda afişleri, ender olarak bilgi verici niteliktedir. Örnek işçilerin adlarını açıklayan Sovyet afişleri, emekçiler arasında rekabeti körükleme amacındaydı. Çin Halk Cumhuriyeti'nde Mao Zedong'un Sovyetler Birliği'nde Karl Marx ve Vladimir Lenin'in dev portreleri, bunların yüzlerinden çok ideolojilerini hatırlatıyordu. Bu ülkeler, piyasa ekonomisine açılınca ticari afişleri keşfetti. Çin Halk Cumhuriyeti'nde bunların ilklerinden biri Coca Cola'yı övüyordu. Görüntünün genellikle ikinci planda kaldığı propaganda afişleri pek sanat eseri sayılmaz. Devrimin ilk yıllarına ait Sovyet afişleri veya çoğunlukla serigrafi yöntemiyle tek tek elle basılan Küba afişleri dikkat çekicidir. Nihayet afişler sık sık, graffiti biçiminde kendiliğinden bir propagandaya tabi olur. Reklamcılar graffitinin ek bir grafizm olarak girdiği, bilerek saptırılmış afişlerle bu modaya uydular.

 

Kaynak

https://tr.wikipedia.org

 
 
ISTANBUL
 
 
 
 
 
Bugün 24 ziyaretçi (27 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol