Takıcılık

Takıcılık

 

Takı, kişinin günlük giysileriyle bir bütünlük ve renk uyumu sağlamak, kendi stilini yaratmak ve kişiliğini yansıtmak, ayrıca hoşluk hissi duyması gibi birtakım nedenlerle tasarlanmış çeşitli şekillerde ve malzemede nesneler ve aksesuar olarak tanımlanmaktadır.

Halk arasında yaygın bir şekilde takıların, taşıyanı gizli güçlerden, kem göz ve kötülüklerden koruduğuna, ayrıca şans getirdiğine inanıldığına da rastlanmıştır. Güzelliğin simgesi olmanın ve kattığı enerji ile kişilerin kendilerine güvenlerini artırmanın yanında, tarihte Mezopotamya, Mısır, Helen, Etrüsk, Roma kralları ile egemen sınıfların ve rahiplerin taktıkları, kıymetli taş ve madenlerden oluşan takılar, görkemli biçimleriyle din ve devletin gücünün de simgesi olmuşlardır.

İnsanoğlunun yerleşik düzene geçmesi ile birlikte M.Ö 5000 ilâ 7000 yılları arasında taş, hayvan dişleri, kemik, deniz kabukları dâhil, doğada bulunan her şey, kolye, bilezik, yüzük, kemer, taç, iğne, bileklik ve halhal gibi çok çeşitli şekillerde tasarlanarak yaşamdaki yerlerini almıştır. İlk altın takı örnekleri M.Ö 3000 yıllarında Mezopotamya’da ortaya çıkmıştır. Helenistik çağda Büyük İskender ile birlikte altın takı, soyluların günlük hayatında çok gözde bir eşya olmuştur. Roma ve Bizans imparatorluklarında altın takı üretimi büyük bir gelişme göstermiştir. Truva ve Alacahöyük gibi merkezlerde M.Ö 3000 yılından itibaren yapılan kazılarda, takı sanatında teknik ve tasarım yönünden çok başarılı olunduğu ortaya konmuştur. Ege’de hüküm süren medeniyetlerde küpe, broş ve iğne topuzlarında “arı” figürü, küpe ve sarkaçlarda “ay” sembolü kullanılmak suretiyle tanrı Artemis’in varlığı, “atmaca” figürü ile tanrıçanın doğadaki egemenliği, “bitki motifleri” ile bereket özelliği yansıtılmıştır.

Selçuklular da Anadolu’daki kuyumculuğa katkıda bulunmuşlardır. Anadolu kaynaklı bu birikim, Osmanlılara olağanüstü zenginlikte bir takı kültürünü miras bırakmıştır. Osmanlıda takı, Bizans, İran, Hint, Rus ve Avrupa kültürlerinin de etkisinde, imparatorluğun yedi cihana uzanan gücünü göstermenin bir vasıtası olarak da özellikle padişahlar, hanım sultanlar ve saray erkânı tarafından yaygın şekilde kullanılmıştır. Kuyumculuk mesleği padişahlar tarafından daima desteklenen bir sanat dalı olmuştur. Öyle ki, tarih kitaplarında Yavuz Sultan Selim ve Kanun Sultan Süleyman’ın şehzadelikleri döneminde Trabzon’da kuyumculuk mesleğine yönlendirildikleri, ayrıca Osmanlıda Tebrizli, Bosnalı, Arnavut, Rus, Ermeni ve Yahudi kuyumcu ustalarının sanatlarını geliştirme olanağını buldukları ifade edilmiştir.

Zengin dünya kültürü içerisinde en çok farklılık takı çalışmalarında göze çarpmaktadır. Geçmişten günümüze takılar, toplumların yaşam felsefeleri ve alışkanlıklarının da yüklediği anlamla, çok değişik renk, ebat ve tasarımlarla ortaya çıkmaktadır. Çoğunlukla kadınların tercih ettiği takılar; dünya kültürlerinde Doğulu bir kadının burnuna taktığı hızma, İngiliz prensesin asâlet ve zarafetin simgesi olarak taktığı pırlanta bir kolye veya başında taşıdığı değerli taşlardan yapılmış bir taç, Fransız kontesin yakasında elmas bir broş, Afrikalı kadınların daha ince ve uzun bir boyuna sahip olmak için küçük yaşlardan itibaren boyunlarına taktıkları halkalar, Hintli bir rakkasenin sergilediği dansın ve müziğin bir parçası olarak ayağında taşıdığı zilli halhal gibi çok çeşitli şekillerde kendini göstermektedir.

Erkeklerde ise takı, örneğin Afrika’da doğal hayatla savaşında galip gelmek üzere kızgın ve güçlü bir görüntü vermek isteyen erkeğin burnuna geçirdiği çubuklar ve boynuzu andıran küçük hızmalar, gelişmişlik düzeyi ile birlikte yüzük, kravat iğnesi, madalyon-kolye, künye ve benzeri şekillerde şıklığın, kişiliğin, statü ve gücün bir göstergesi olarak kullanılmaktadır. Anadolu’da kadınların nişan, kına gecesi ve düğünlerde, hatta doğumda taktıkları tepelikler, tarlada çalışan kadınların, çocuklarını sesin geldiği yöne göre takip etmek amacıyla çocuklarının el ve ayaklarına taktıkları halhallar, geleneksel ve günlük yaşamda sıkça rastlanan takılardan sadece iki tanesidir. Öte yandan, Osmanlıda sıkça görüldüğü üzere, kişinin, kendisini çeşitli hastalıklara, büyü ve nazara karşı koruyacağı inancıyla boynunda taşıdığı veya göğsüne iliştirdiği, kıymetli maden ve taşlarla süslenerek veya Anadolu’da rastlandığı şekliyle parlak saten kumaşların işlenmesiyle hazırlanan muska da bir çeşit takı olarak nitelendirilmektedir.

Takı Malzemesi ve Tasarım

Ortaçağ’dan itibaren astroloji ve burçların da etkisiyle, mistik inançların insan ve değerli taşlar arasında güçlü bir bağ yarattığına, taşların yaydığı enerji ile şifa ve güç verici özellikleri bulunduğuna inanan insanlar, süs taşlarını takıların vazgeçilmez malzemesi olarak tercih etmişlerdir. Genelde takı malzemesi olarak kemik, deniz kabukları, abanoz, mercan gibi doğal malzemeler, bakır, ahşap ve deri, tekstil malzemeleri, boncuk, tüy ve zincir gibi çeşitli maddeler, yarı kıymetli taşlar, altın ve gümüş gibi kıymetli maden ve taşlar kullanılmaktadır. Eski medeniyetlerden günümüze halkın yaşam biçimi, yaşadığı coğrafya, iklim, geçim kaynakları, beslenme alışkanlıkları, anane, din ve dil, müzik ve folklor yapısındaki değişimle, geleneksel çizgilerin dışında dünya modasında esen rüzgârların da etkisiyle modern formda takılar da hızla piyasadaki yerlerini almışlardır.

Bilim ve teknolojinin gelişmesiyle birlikte, artik çok daha saf hale getirilen ve ilginç tekniklerle işlenen değerli taş ve madenlerden günümüzdeki yeni ifadesiyle “insanoğlunun evrensel süsü” ve “sahibini anlatan” takılar yaratılmaktadır. Dünya trendlerini yakından takip eden ve rakiplerine göre piyasada fark yaratmak isteyen firmalar, tasarımın etkin bir güç olduğunu gördükten sonra, kendi tarzlarını yaratmak amacıyla tasarıma ve tasarımcıya önem vermeye başlamışlardır. Takı sanatının içinde yer alan mühendis, ressam ve endüstri tasarımcılarının da katkılarıyla çeşitli teknikler ve alışılmadık malzemeler kullanılarak simgesel motifler ortaya konmaktadır.

Dünya ülkeleri arasında takı tasarımı ve ticaret açısından İtalya başta gelmektedir. Yaklaşık 10 bin altın takı üreticisine sahip olan İtalya, altın mücevher alanında en yüksek katma değeri elde edebilen ülke konumundadır. Dünyanın tüm üretim ve tüketim noktaları için İtalya daima referans ülke olmaktadır. Trendler ve yeni teknikleri ağırlıklı olarak İtalya belirlemekte, diğer ülkeler İtalya’dan makine alarak veya modellerinden esinlenerek üretim yapmaktadırlar. Dünyanın her yerinde İtalyan ürünlerinin taklitleri bile ürünlerin aslını yaşatmaya yardımcı olmakta, İtalya’ya her yıl 4,5 milyar Euro girmektedir. 50 yıllık geçmişe sahip Vicenzaoro Fuarı’nın yapıldığı Vicenza, altın sektörünün başkenti durumundadır. Bölgede üretilen altın takıların yüzde 90’i ihraç edilmektedir. İtalya’nın toplam ihracatının yarısı bu bölgeden yapılmaktadır. İtalya, bu sektörde Dünya Altın Konseyi tarafından da destek görmektedir.

Türkiye’de Takı Üretimi

Kuyumculuk ürünleri 1990 yılına kadar enflasyona karşı paranın değerini korumak amacıyla bir araç olarak kullanılmıştır. Ancak sonraları “telkâri” gibi büyük rağbet gören geleneksel ürünlerle yetinmek yerine, dünya çapında söz sahibi olabilme yolunda, artık klasik üretim metotlarının değiştirilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır. Bu yöndeki ilk hareketlenme 1990 yılı başlarında görülmüştür. Önce makine parkı yenilenmiş, ileri teknoloji ile çalışan makineler ithal edilmiştir. Günümüzün büyük takı işleme fabrikalarının ilk örneklerine bu tarihlerde görülmeye başlanmıştır. 1991 yılında döviz karşılığı altın piyasası, 1995’de Altın Borsası kurulmuştur. 1995 yılında ise ilk altın ve mücevher tasarımı yarışması yapılmıştır. Takıların, bir süs eşyası olmasının yanı sıra, çok sıklıkla rastlandığı üzere, özellikle bilezik gibi türlerinin bir ekonomik sıkıntı ânında kolayca paraya çevrilebilmesi gibi özelliklerinden dolayı kişinin gelecek garantisi olarak da tercih edilmesinin etkisiyle, ülkemizde takı imalatı, büyük bir sanayie dönüşme yolundadır. Takı sektörü ülkemizin zengin tarihi ve kültürel iklimi içerisinde büyüyüp gelişmektedir. Anadolu’da 5000 yıllık geçmişe sahip mücevher sanatının bugünkü temsilcileri olan üreticiler, bu muhteşem mirası modern üretim teknolojisi, kaliteli işçilik, rekabetçi fiyatlar ve özgün tasarım anlayışı ile birleştirme çabasını göstermektedirler. Büyük üreticiler son 10 yılda dünyanın en büyük makine ithalatını gerçekleştirerek teknolojiye yatırım yapmışlardır. Bu yolla kusursuz üretim, ağırlık standardizasyonu ve üretim kayıplarının sınırlandırılması gibi global üretim standartlarına erişilmesi amaçlanmıştır. Sektörün büyük üretim kapasitesi, uluslararası nitelikteki tasarım ekiplerinin mükemmel işçiliği ve ileri teknoloji ile zenginleştirilmektedir. Sektör, yüksek kalitede tasarım ve model yaratma gücü, ayrıca üretimdeki büyük potansiyel sayesinde müşterilerin taleplerine cevap verebilecek esneklikte bir üretim anlayışı ile çalışmaktadır. Üreticiler, üretimin tüm aşamalarında kalite konusunda dünya standartlarını rehber edinmişlerdir. Hammaddeden nihai ürünün piyasaya sunulmasına dek her aşamada üstün kalite kontrol sistemleriyle hataların asgariye indirilmesine çalışılmaktadır. Hem altın takı hem de yatırım amaçlı altın talebi Türkiye’de ve dünyanın önemli piyasalarında 2001 yılından beri devamlı olarak artmaktadır. Türkiye’de 2005 yılı tahmini altın takı üretimi bir önceki yıla göre % 5 artışla 270 ton’dur.

Dünyadaki en eski medeniyetlerin beşiği olan Türkiye’nin dil, din ve kültür mozaiği ile tarihsel zenginliğini daha büyük bir güce çevirip dünya üzerinde farklı bir konuma gelmesi sektör çalışanlarının başlıca hedefidir. Bu amaçla firmalar, taklit üretim yapmak yerine, takıyı kullanacak kişiye özel olduklarını hissettirecek tasarımlar ortaya koymaya, bir “dünya markası“ yaratmaya özel önem vermektedirler. Dünyada tasarım zenginliği açısından Türkiye, şanslı ülke konumundadır. Rakip ülke tasarımcıları müzelerden ve tarih kitaplarından yararlanırken Türk tasarımcıları aynı coğrafyada doğdukları Hitit, Truva, Urartu ve Roma medeniyetlerinden daha hızlı bir şekilde esinlenmektedirler. Sahip olunan bu kültürel zenginliği, aldıkları evrensel nitelikteki eğitimle birleştiren tasarımcılar, ürünlerini uluslararası piyasalardaki çok sayıda müşterilerinin beğenisine sunmaktadırlar. Günümüzde bilgisayar programlarının da katkısıyla yılda binlerce farklı model üretilmektedir. Dış pazarlardaki rekabete karşı takı üreticileri yaygın olarak kullandıkları Osmanlı desenleri, Helenistik çağ dönemi takılarında kullanılan motiflerin günümüze uygun olarak modernize edilmesi, ayrıca Roma ve Selçuk desenleri üzerinde yapılan sentezler sayesinde büyük başarıları yakalamışlardır. Mücevher takı tasarımının merkezi İtalya’da düzenlenen, 50 yıllık geçmişe sahip Vicenzaoro Fuarı, son 10 yıldır uluslararası pazarlarda büyük bir başarı gösteren Türk altın takı üreticilerinin, küresel rekabette zorlu bir sınavdan cesaretle geçerek haklı bir üne sahip olduklarını sergileme fırsatı vermiştir. Türk altın üreticileri, Hititlerden Frigyalılar ve Lidyalılara uzanan binlerce yıllık tarihi mirasın, tasarımda kendilerine sağladığı birikim ve enerji, ayrıca etkin bir pazarlama ile rekabet güçlerinin giderek daha da artmakta olduğunu göstermişlerdir. Türkiye’nin bu başarısında, sektörün içindeki büyük potansiyel ve dinamizm etkili olmuştur. Sektörde faaliyet gösteren firmaların rafineri, madencilik, mağaza zincirleri ve pazarlama şirketleri oluşturarak dünyada lider konumundaki şirketler arasında yer alma çabaları sürekli devam etmektedir. Takı dalında düzenlenen uluslararası fuarlara iştirak eden Türk firmaları, bu yolla dünyada gelişen trendleri ve ülkelerin kültürleriyle zenginleşen tasarımları, ayrıca sektörde kullanılan makine, teçhizat ve malzemeleri çok yakından görme fırsatı bulmaktadırlar. Son yıllarda takıya olan ilginin çok artması ile birlikte bu sektörde iş görenlerin sayısında da bir artış izlenmiştir. Üretime ve tasarıma mühendis ve mimarların da katkısıyla, atölyelerde üretim yanında evlerde kişisel zevk ve beğeninin, hayal gücünün de etkisiyle çok değişik renk, malzeme, ebat ve tasarımlarda takılar piyasaya çıkmaktadır. Günümüzde takı tasarımı konusunda eğitim veren yüksek okullar da devreye sokulmuştur.

Takıcılık, Orta Asya Türklerinden, günümüz Türkiye`sine uzanan geniş bir yelpazeye sahip olmasına rağmen, aslında takıcılıkla uğraşan, ülkemizde yaşayan azınlıklardan öğrendiğimiz bir sanattır. Takı sanatı genel anlamıyla elmas, altın, gümüş gibi değerli ve yarı değerli maden taşlarının işlenip albenisini yükseltme işidir. Maddi değeri yüksek taşların işlenip de yapıldığı tasarıma “mücevher tasarımı” adı verilir. Takı tasarımının geçmişi çok eski çağlara dayanır. Eski çağlarda takı tasarımı daha çok sembolik ve duygusal anlamlar taşıyan dekoratif nesnelerden yapılan sanat eseri olarak kabul görürdü. Günümüzde ise duvar dekoratifinde kullanılsa da daha çok üzerimizde taşıyabildiğimiz süs ve aksesuar olarak kabul görmektedir. 

Takı tasarımcılarının büyük çoğunluğu serbest çalışma erbabından oluşmaktadır. Bu nedenle ticaret duyarlılığı gelişmiş çok geniş bir sektörü temsil etmektedir. Bu nedenle şehirlerimizde kuyumcu çarşısı adı altında faaliyet gösteren gerek üretim atölyeleri olsun gerek satışı yapılan mağazalar olsun, irili ufaklı birçok dükkân mevcuttur. Kimi mücevher tasarımcılarına bağlı olarak üretim sürecinin farklı aşamalarını gerçekleştirir kimi ise uzmanlaşmış firmalarla bağlantı kurarak kendilerini sadece tasarım aşamasına vererek maddi kazançlar elde ederler. Serbest tasarımcılar için ise sipariş verenin zevk ve tercihine göre orijinal fikirler üreterek çeşitli değerli taşları birbiriyle uyumlu hâle getirerek ya da tek bir değerli taşı özel desenler ile işleyerek alıcıya sunarlar. Desen işleme çoğunlukla altın üzerinde olsa da gümüş gibi diğer değerli taşlar üzerinde de görülmektedir. Modern teknoloji ile bilgisayar üzerinde özel programlarda tasarım yapma imkânı ve makineler yardımıyla tasarımı hayata geçirme işlemi yaygın olarak kullanılmaya başlanılmıştır.

 

 

Kaynaklar


http://www.elsanatlari.net

http://www.ito.org.tr

 
 
ISTANBUL
 
 
 
 
 
Bugün 10 ziyaretçi (13 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol