Tesbih
 
Tesbih
Bir ipe dizili, çeşitli maddelerden yapılan belirli sayıda taneler… Tesbih aslında bir ibadet eşyasıdır. Tesbih’in doksan dokuz tanesi Allâh’ın “Esmâ-ül Hüsnâ” denilen doksan dokuz adının sayılmasıdır. Namaz sonunda sırası ile otuz üçer defa “Sübhanallâh-Elhamdulillâh-Allâhu Ekber” sözleri tekrarlanır, İslâm’da ibadetin bir gereği olan tesbih 33’lük ve 99’luk dizileri ile aynı zamanda bir sanat dalı olarak gelişmiş, tesbih yapan atölyeler tezgâhlar açılmıştır.
 
Tesbih yapımında zümrüt, yakut, lapis, firuze, lületaşı, akik, kuars, ametist, yeşim, yıldız taşı, necef, kan taşı, Şah Maksut gibi kıymetli ve yarı kıymetli taşlar ile sedef, inci, mercan, fildişi, deve dişi, mors dişi, deve kemiği, fil kemiği, bağa, keçi-manda-geyik-ceylan-bufalo-sergerdan (gergedan boynuzu) gibi hayvansal ürünlerden tesbihler yapılmıştı, organik maddelerden yapılan kehribar, oltu, siyah kehribar ayrıca abanoz, zeytin çekirdeği, gül, peleseng (gemi ağacı), vengi (sandal ağacı), demirhindi, sakız ağacı, kuka, narçıl, andız, gül ağacı, yılan ağacı, öd ağacı gibi bitki kökenli tesbihlerin yanı sıra kristal, Beykoz boncuğu gibi cam tesbihlerin de yapıldığı görülür. Tesbihlerin 33’lük bölümlerini ayıran ayrı parçalara “nişane”, iki ucu birleştiren ve genellikle çok süslü yapılan parçaya da “imame” denir. Altın, gümüş ve ibrişim püsküllü imamelerin ucuna takılan değerli taşlar dizili veya altın, gümüş tel örgülü saçaklar tesbihe ayrı bir güzellik verir. En iyi tesbihler Osmanlılar devrinde İstanbul’da yapılmış, İstanbul’da yüzlerce tesbih atölyesi açılmıştır. Tesbihlerin çok ufak tanelilerine “zenne” yani “kadın tesbihi” denir. Bir de genellikle ceviz ve ıhlamur ağacından yapılan iri taneli en büyüğü 999’luk zikir tesbihleri mevcuttur. Bunlar tekke işi olup zikir ayinleri sırasında çekilir. Türkiye’de birçok müzelerde büyüklü küçüklü tesbih koleksiyonları bulunduğu gibi pek çok tesbih meraklısı çok değerli tesbih koleksiyonlarına sahiptir.
 
Türkler’de tesbih Allâhâ ulaşmanın bir aracı olarak addedildiğinden bu sanat büyük bir önem taşımıştır. 19.yüzyıla gelindiğinde bu sanat zirveye ulaşır. Osmanlılar zamanında neredeyse dünyaya tesbih ve tesbihçilik yayılmıştır. İslâm inanışına paralel olarak zikir aracı olarak kullanılan tesbihlerden ülkemizde genellikle 33’lük, 99’luk ve zikir tesbihi denilen 500 ve 1000’lik tesbihler mevcuttur. Tanelerin kesim şekli ”armûdî, servi, Bektâşî, şalgamî, oval, beyzî, küre, üstüvâne, oyma, kanallı, Mevlânâ” gibi çok değişik biçimlerde yapılmıştır. 99’luklarda durak veya nişaneler her 33 taneden bir konulan ve tane dizisinden dışarıya doğru sarkan bölümlerdir. Bazen üzerinde hareketli halkalar da bulunur. Pul, imameden itibaren yedinci veya beşinci taneden sonra konur. 33’lük tesbihlerde imameden sonra 3 adet aynı veya farklı tane konulması uygundur. 99 çekimde yapılabilmesi veya yedek tane anlamında. İmame ise, tane nişane ve pulları iki uç halinde bir araya getirilerek ipliklerin içinden geçirildiği, sanatçının yeteneğini gösteren en önemli parçalardandır.
Osmanlı dönemi işçiliğinde imamelerin kalın ve bodur olması dikkat çeker. Sonraki dönem tesbihlerde ise imamenin ince ve uzun olarak yapılması tercih edilmiştir. Osmanlı döneminden sonra özellikle tesbihe imameden sonra kamçı denen bir kordon bağlanmıştır. Osmanlı döneminde kullanılan tesbih püskülleri Trabzon kamçısı ağırlıklı olmakla beraber bakla dizim püsküllerde ağırlık taşır (püsküller genelde gümüştür). Püskül başlarında ise genellikle telkâri işçiliği uygulanarak tesbih sanatına ikinci bir sanat eklenerek estetik oluşturulmuştur. Kamçı günümüzde çok çeşitlidir. Bazı sanatkârlar imameden sonra çekim aralığını ayarlamak için kilit koyarlar. Kamçının üst tarafına ise “Türk başı” denilen dört zincirin ucuna bağlanan taneler takılabilir. Tepelik ve hatime ise, kamçının üst ucunda bulunur. Ayrıca tesbihin sanatını gösteren diğer unsur ise, imameye çift delik açılarak dizimin bağlanmasıdır. Osmanlı ustalarının özellikle bu yöntemle sanatlarını konuşturdukları (günün koşulları dikkate alındığında bunun ne kadar dikkat ve hüner gerektirdiği âşikârdır) bilinmektedir. Osmanlı döneminde en çok rağbet edilen tesbih malzemeleri kehribar ve kuka olmuştur. Bir kuka tesbih değerinin, miras bırakılan evladın düğün masraflarını karşıladığı düşünülürse kıymeti daha iyi anlaşılacaktır. Osmanlı son döneminde bir İtalyan firmasınca üretilen tesbihler, fabrikanın ismiyle “Katalin” olarak adlandırılmıştır. Osmanlı döneminde zikir amaçlı çekilmeyen, yani elde sallama olarak tabir ettiğimiz tesbihler 27/28 tane olarak dizayn edilmiştir.
 

 
 
ISTANBUL
 
 
 
 
 
Bugün 12 ziyaretçi (15 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol