Bıçakçılık

Bıçakçılık

 

Bıçakçılık sanatı Türkiye’nin en eski ve en önemli sanatlarından biridir. Bıçakçılık sanatı Türkiye’ye “93 Savaşı”ndan sonra Balkan göçmenleri tarafından getirtilen bir sanattır. O günden bu yana bıçakçılık sanatı göçmen ustalar ve bu ustaların yetiştirdiği çıraklar tarafından da nesiler boyu aktarılmaktadır. Ancak Bursa bıçakçılığının, temelini oluşturan demircilerin serüvenine baktığımızda yedi yüz yıllık bir geçmişe sahip olduğu kayıtlardan anlaşılmaktadır. Bursa el zanaatları arasında geçmişten günümüze kadar özel bir yeri olan bıçakların ünü günümüzde de sürmektedir. Orhan Gazi’den başlayarak ilk yedi padişahın kılıç, kama, balta, mızrak gibi âletleri Bursa demirci-bıçakçılarının eseridir. Bugünün bıçakçıları geçmişin demircileri idiler.

Bu sanat dalı temelini güzelliğe dayamaktadır. Geçmişte kalmasına rağmen hâlen günümüzde Bursa ilinde büyük bir ünü vardır. Bıçakçılık sanatında amaç çeşitli güzellikteki bıçaklar üretmektir. Geleneksel yöntemler ile ve büyük bir ustalık ve titizlik isteyen bu zor el sanatı geçmişteki önemini az da olsa yitirmemiştir. Her alana göre her kulanım ve çeşide göre bıçaklar üretilmektedir. Günümüzde bıçakçı ustaları tahminince yüz elli adet bıçak çeşidinin olduğu düşünülmektedir. Bıçak çeşitleri genelde mutfakta kullanım alanlarına göre çeşitlenir; mesela bel bıçağı, et bıçağı, kıyma bıçağı, kaymak bıçağı, pastırma bıçağı, börek bıçağı, bekçi bıçağı, kasap bıçağı gibi çeşitlerini sayabiliriz.

Bıçakçılık sanatının asıl ana vatanı Balkanlar’dır. Ancak Balkan göçmenleri sayesinde bu sanat dalı da Türkiye’de özelikle de Bursa ilimizde gelişmiştir. Bıçakçılık sanatının içerisinde bir de Arnavut çakısı yer almaktadır. Bu çakıların genellikle önemli olmasının nedenlerinden biri de çakıların sap kısmının keçiboynuzundan yapılmış olmasıdır. Bu boynuzlara “kesteki” adı verilen bıçak ile kazınarak şekil veriliyor. Baş kısmında ise Karabük çeliği kullanılmaktadır. Arnavut çakıları daha çok Trakya bölgesinde alıcı buluyor. Genellikle hayvancılıkla uğraşan çiftçiler, tırnak ve hayvan kesmek için kullanıyorlar. Bıçakçılık sanatındaki altın kurallardan birisi de bıçağın üstündeki yıldızlardır. Bu yıldızların anlamı ise bıçak üstündeki sayılar yani numaralarıdır. Ayrıca bıçakçılık sanatında bir diğer önemli kural ise bıçağı yapan ustanın, bıçağının üstüne kendi ismini kazımasıdır. Eski Türklere ait olmamasın rağmen Türkiye’de anavatanı gibi sevilmekte ve sanat nesilden nesle altın gibi korunmaktadır. 

Bayezid ile Timur arasındaki savaşa katılan yaklaşık 70 bin Osmanlı askerinin kılıç, kama, hançer gibi silahlarının hepsi Bursa’da yapılmıştır. Daha sonraki dönemlerde de Osmanlı ordusunun silah ihtiyacını karşılayan Bursalı demirci-bıçakçılar, en son Çanakkale ve Kurtuluş savaşlarında askerlerimizin bir kısmının kılıç ve kama ihtiyaçlarını karşılamışlardır. Cumhuriyet’in ilk yıllarında kılıç ve kama gibi silahların kullanım sahalarının azalması üzerine, bıçak yapım tekniğinde yeniliklere gidilmiş; ekmek bıçağı, sofra bıçağı, meyve bıçağı gibi bıçak çeşitleri ilk defa Bursa’da Okçular Çarşısı’nın altında, Dağıstan Çarşısı’nda üretilmeye başlanmıştır.

Ancak Bursa’ya özgü oluklu-yivli Bursa Bıçağı’nın üretimi, 1953’te yivli bıçak ve benzeri âletlere getirilen yasak nedeniyle durmuştur. 2007 yılı itibariyle Bıçakçı Odası’na kayıtlı 148 esnaf, sanatkâr Kayhan Çarşısı’nda, bir kısmı ise Zafer ve Yavuz Selim ile Duaçınarı mahallelerinde faaliyet göstermektedirler.

Bıçak yapım ustalarından Remzi Sarıçetin yapmış olduğu Bursa bıçağının üzerine ismini işleyerek Mustafa Kemal Atatürk’e verilmek üzere Ankara’ya göndermiştir. Bıçakları teslim alan Atatürk 02.10.1922’de Remzi Usta’ya hitaben; “Remzi Usta! Eser-i sanatınız olan bıçaklarınız Bursalı bir Türk ustasının yadigârı olarak değil, sanata karşı olan milli kabiliyetinizin bürhanı (delili) gibi saklayacağım. Biz Türkler yüz sene evveline kadar her şeyi kendi çekicimizle, kendi örsümüz üzerinde vücuda getirir ve kendi çarşımızda kendi elimizle satardık. İşte bunun için büyük bir millettik. Şimdi açılan devir, demir devridir. Sizi bu devirde en büyük ustalarımızın arasında görmek ister ve tebrik ederim” diyerek bir teşekkür mektubu göndermiştir.

 

Kaynak

http://www.bursa.com.tr

 
 
ISTANBUL
 
 
 
 
 
Bugün 31 ziyaretçi (36 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol