Baskı
Kelime ve resimlerin mekanik olarak mürekkep kullanılarak çoğaltılmasıdır. Baskı genellikle az miktarda kopya yerine çok miktarda çoğaltma şeklindedir. Çeşitli araç ve malzeme ile doğrudan veya kalıplar yapmak yoluyla kâğıda veya benzeri malzeme üzerine, sanatçısı tarafından yapılıp basılan resimlere “özgün baskı resim” denir. Bunlar kalıbın yapılması ve basılması süreci içerisinde yaratılmış grafik resimlerdir. Bu teknikler görsel grafik öğelerin çok çeşitli etkiler ve anlatımlar verecek çeşitlilikte kâğıda geçirilmelerini sağlarlar. Bu imkânlar, sanatçıya şekillendirme ve anlatım zenginliklerini gösterir. Her teknikle beraber yeni deneme yolları açılır. Bu zengin çeşitliliği değerlendiren sanatçı zamanla kişiliğine uygun düşen bir anlatım dili geliştirebilir. Medeniyet ve kültür, önemli ölçüde basılmış bilgilere dayandığı için, baskı önemli bir sanayi dalıdır. Baskı tekniğinin ilk doğuşunun Çin ve Kore olduğu söylenirse de, bugünkü anlamda baskının 1450 civarında Almanya’da Mainz’da Johann Gutenberg ile başladığı kabul edilir. Tekniğin doğuşu ile kitap daha ucuza imal edilebilmiş ve daha yaygın bir okuyucu tabakasına sunulmuştur. Daha önceleri Avrupa’da kitap çok az miktarda çoğaltıldığından, seçkin kimselerin eli altında bulunuyordu. Buna karşılık Osmanlıların ilme verdiği kıymet sebebiyle kitapları çoğaltan bir hattat sınıfı ortaya çıkmış ve kitapların çoğaltılması bunların geniş okuyucu tabakasına inmesini sağlamıştır. O zaman mahalle cami kütüphanelerinde bile çeşitli konularda kitaplara rastlamak mümkündü. İlk baskı aletleri ahşap vidalı tipte olup, elle çalışmaktaydı. Bu aletle baskısı çıkacak bir düz levha mürekkeplendikten sonra üzerine nemli kâğıt konmakta ve üstteki metal levha kâğıda basılarak sonuç alınmaktaydı. Daha sonra ahşap yerine metal vidalar ve buhar kuvveti kullanılarak baskı aleti geliştirilmiştir. Rulo şeklindeki kâğıdın kullanılması ve o baskının plaktan değil, dönen silindirden yapılması, diğer önemli gelişmelerdendir. Özgün baskı sanatı çalışmalarında bugün en çok yararlanılan teknikler, özeliklerine göre sınıflandırılabilir.
Baskı Çeşitleri
1) Yüksek Baskı
a)Ağaç Baskı
b)Linolyum Baskı
2) Düz Baskı
a) Litografi (Taş Baskı)
b) Ofset Baskı (Ofset-Lito)
3) Çukur Baskı
a) Ağaç Gravür
b) Aside Yedirme
c) Leke Baskı
d) Mezzotint
e) Soğuk Kazı
4) Şablon Baskı (Serigrafi)
a) Elek Baskı(İpek Baskı)
b) Şablon Baskı
1) YÜKSEK BASKI TEKNİKLERİ
Bu teknikte önce kazınarak veya oyularak kalıplar hazırlanır. Ekonomik olup, çok çeşitli baskı ihtiyaçlarına cevap verebilir. Yüksek baskı kalıpları genellikle ağaç yüzeylere oyularak veya kazınarak yapılır. Ağaç dışında oymaya veya kazımaya uygun çeşitli muşambalar ( linolyum, plastik yer karoları, poliüretan levhalar vb.) kullanılır. Asitten yararlanılarak çinko veya levhalar da kullanılabilir. Oyma veya kazıma ile elde edilen kalıbın üzerine rulo ile baskı boyası verilir. Yüksek yerlerin almış olduğu boya, baskı yoluyla kâğıda geçirilir. Baskı, kâğıdın arka yüzüne tahta kaşığın sırtı veya benzeri bir tahta ile sürtülerek veya yüksek baskı presi ile gerçekleştirilir. Her renk için ayrı kalıplar oyarak veya aynı kalıba, farklı renkler sürerek çok renkli baskılar da yapılabilir. Hazırlanan kalıp veya kalıplarla birçok sayıda baskı yaratılabilir. Küçük tipteki mektup başlığı, fatura, kartvizit ve reklam kâğıtları gibi baskı işleri bu teknikle gerçekleştirilir. Oyularak yapılmış tahta kalıplardan resim basma tekniği Çin’de III. yüzyılda ortaya çıkmıştır. 105 yılında Çin’de kâğıdın yapılabilmesi baskı sanatının doğumunu hazırlamıştır. 12. yüzyılda bir resim yapma ve çoğaltma tekniği olarak yayıldığını görüyoruz ve bu tekniğin Japonlarca da benimsendiğini biliyoruz. Tahtaya resim kalıpları oyma tekniği Ortaçağ’ın sonlarında Avrupa’da kutsal kitap resimleri için, baskı kalıpları yapmakta kullanılmaya başlanmıştır. Rönesans öncesi Avrupa’sında kitapların sayfalarının olduğu gibi tahta bloklara oyularak basıldığını görüyoruz. İşte bu kitaplara konan resimler de aynı teknikle basılıyordu. 1440 yıllarında harfleri dizerek sayfa kalıplarını oluşturan tekniği Gutenberg tarafından bulunduktan sonra, tahta kalıplar yalnız resim baskılar için kullanılır olmuştur. Kutsal resimleri çizen ve boyayan resim ustalarının asıl resmi veren çizimi kalıptan basarak sonra boyamak gibi daha kolay üretme tekniğine yönelmeleri bu teknikle özgün baskı resimler yapma yolunu açmıştır. Ülkemizde ilk kez 1830 yılında İbrahim Müteferrika tarafından “Tarihi Hindi Garbi” adlı kitaptaki resimlerin basılması için bu teknikten yararlanılmıştır. 1936 yılından sonra ressam ve resim öğretmeni yetiştiren kurumlarımızda bu teknik öğretilmeye başlanmıştır. Makinelere kesilmiş kâğıt elle verilebildiği gibi, kâğıdı otomatik alanları da mevcuttur. Saatte 2000-3000 arasında baskı, otomatik kâğıt alımı ile yapılabilir. Rulo kâğıt veriminde baskı yine düz levha ile yapılır. Ancak bu tür baskı günümüzde kaybolmaya yüz tutmuştur. Yerini hem kâğıdı hem de baskı levhasını silindirde bulundurduğu baskı türüne bırakmıştır. Bu makinelere konan ilave katlama iç içe koyma düzenleri, gazete ve dergi, basımını çok süratli hale getirmiştir. 1930’larda ısıyla kuruyan mürekkepler getirilmiştir. Bu bütün gazete veya dergilerin kısa zamanda basılıp hazırlanmasını mümkün kılmıştır. Isıyla kuruyan mürekkepler ısıtıldığı zaman buharlaşma ve geride kuru bir şekil bırakan bileşene sahiptir. Bu tür baskı tekniğinde kâğıdın bir yüzü basıldıktan sonra gaz kullanan ısıtıcılardan geçilir. İkinci bir baskı biriminde kâğıdın diğer yüzü basılır. “Yaş baskı” denilen diğer bir teknikte ise kurutma dört veya daha fazla rengin basılmasından sonra yapılır. Düz olmayan yüzeyler üzerine baskı yapılması halinde baskı levhalar lastik veya plastik olabilir. Buna “Fleksografi” de denilir.
2) DÜZ BASKI TEKNİKLERİ
Düz baskı tekniklerinin ilkel şekli monotipi adıyla bilinir. Cam veya parlak metal bir levhaya merdane ile baskı boyası verildikten sonra bu levha üzerine yatırılan kâğıdın arkasına bir kalem veya benzeri bir araçla çizilerek baskı elde edilir. Resim çizilirken baskı oluşur. Yalnız bir baskı elde edilebildiği için “monotopi” denmiştir. Bu teknikte de çeşitler vardır: boya verilmiş levha üzerinde silme, kazıma, boyama yoluyla oluşan resim, bir kâğıda basılarak da baskı resim elde edilebilir. Düz baskının en çok kullanılan ve yaygın olan şekli litografi (taş baskı) ‘dir. Bu teknikte kalıp olarak önce taş kullanıldığı için sanat dilinde “taş baskı” olarak adlandırılmıştır. 1796 yılında Alois Senefelder isimli bir Alman tarafından bulunmuş ve geliştirilmiştir. Bu teknikte basılacak kısım mürekkebi kabul edecek, fakat suyu emmeyecek şekilde bir tür yağlı tebeşirden yapılır. Bu tekniğin en önemli tarafı basılacak ve basılmayacak kısımların aynı düzlemde olmasıdır. Farklılığı sadece farklı kimyasal madde ile muamele görmüş olmaktan gelmektedir. Düz baskı levha kullanıldığı gibi, modern baskı tekniğinde levha bir silindire sarılır. Levhanın daha önce resimleri mürekkeple kabul edilecek şekilde hazırlanmış olması gerekir. Bu silindir baskıdan önce üstü lastik olan bir silindir üzerinde yuvarlanarak mürekkep alması sağlanır. Daha sonra şekillere sahip bir silindir, başka bir silindir üzerinde yuvarlanarak mürekkepli resmin oraya geçmesi sağlanır. Son adımda, bir silindir kâğıt üzerinde yuvarlanarak resim kâğıda geçirilir. 1818 yılında yayımladığı kitapta Senefelder, taş baskının bütün resim yapma ve basma olanaklarını açıklamıştır. Taştan baskı tekniği özgün baskı alanında çok etkili olmuş ve bütün Avrupa ve dünyaya yayılmıştır. Kalem izinin, olduğu gibi baskıya geçirilebilmesi, çizgisi güçlü ressamlarca kullanılmasına neden olmuştur. Litografi tekniği ile özgün baskı eserler veren ilk ressamlar olarak Gericeuld, Delacroix, Goya ve Daumier’i örnek verebiliriz. Theodor Gericeuld 1917, Delacroix 1919 yılında bu teknikle ilk eserlerini vermişlerdir. Litografi tekniği İspanya’ya ulaştığında yetmiş yaşında olan Goya bu tekniği çok sevmiş ve bir dizi özgün baskı yapmıştır. Litografinin kalemle çalışan büyük ustası Honore Daumier 1830’dan 1872’ye dek, 42 yıl çeşitli dergi ve gazetelere resimler yapmıştır. Mikroskobik deniz hayvanlarının, kireç taşı kabuklarından meydana gelmiş doğal taşların düzlenmiş, suyla temizlenmiş ve kurutulmuş yüzlerine yağlı kalemle ve mürekkeple resim yapılır. Taşın yüzeyinde resim olan yerlerde bir yağ tabakası yerleşir. Taş süngerle ıslatıldıktan sonra yüzünden merdane ile yağlı baskı boyası geçirilirse yalnız resim olan yerler bu boyayı alır. Boya verilmiş yüzeye kâğıt serilerek kalıp presten geçirilerek resim kâğıda geçer. Teknik; yağla suyun karışmaması özelliğinden yararlanır. Taş kalıplar kalın ve ağır olduklarından taş kalıbın yerine çinko ve alüminyum kalıplar geliştirilmiştir. Çok ince ve hafif olan bu levhaların yüzeyine grenlenerek baskı resim yapılır. Ayrı ayrı kalıplar üst üste basılarak çok renkli resimler elde edilebilir. Düz baskının üretimde kullanılan şekline “ofset baskı” denir. Ofset tekniği 1950’lerin sonlarına doğru geliştirilmiş olup, rulo kâğıdın kullanılmasını yaygınlaştırmıştır. Bu tür baskı, gazete ve dergiler için uygun olmasına rağmen, sanat, takvim, kitap vb. gibi baskılar için kesilmiş kâğıtlar kullanılmaktadır. Rulo türündeki baskı tekniğinde “yaş baskı” yapılırken, sayfa baskısında ise “kurutmalı baskı” kullanılır. Ofset baskısına benzeyen başka bir tür de sanat baskılarında kullanılır. Farklılık, kullanılan levha şeklindedir. Bu tür baskıda kullanılan levha, mürekkep kabul eden bir jelâtin ile kaplıdır. Jelâtinin ışığa karşı özelliğinden faydalanarak, mürekkep kabul etme hassası değiştirilebilir. Böylece resimdeki değişik tonlar elde edilir. Ancak bu çeşit levhalar normal ofset levhalarına göre daha az dayanıklıdır.
3) ÇUKUR BASKI TEKNİKLERİ (GRAVÜR)
Bu teknikte kalıp olarak bakır, çinko veya çelik levhalar kullanılır. Tekniği özelliğine göre şu kısımlara ayrılır:
a) Elle kazıma: Sivri veya özel yapılmış oyma uçları ile resim, metal üzerine doğrudan kazınarak elde edilir. Özel aletlerle noktalar, dokular ve çizgi demetleri de metal üzerinde çukurluk olarak elde edilebilir. Kazınan kalıpların çukurlarına parmakla veya tamponla baskı boyası verilir. Yüksek yüzeyde kalan boyalar kâğıt ile silinir, boya yalnız çukurluklarda kalır. Çukurda kalan boya nemlendirilerek yumuşatılmış kâğıda özel presle basılarak geçirilir. 1800’lerde Avrupa’da gelişen bu teknik, gazetelerin bazı sayfalarının, katalog ve paket kâğıtlarının basımında kullanılır. İşlem diğer baskı tekniklerine benzer. Basılacak kısımlar levhanın üzerinde oyuklar şeklinde bulunur. Levha veya silindir kullanılarak baskı yapılabilir. Kâğıt geçerken buralardaki mürekkepleri çeker. Levha veya silindirin mürekkeplenmesi, bunların mürekkep silindiri üzerinde yuvarlanmasıyla olur. Daha sonra yapılacak bir silme, kâğıda basılmayacak düz yüzeylerdeki mürekkebi alırken oyuk kısımlarındaki mürekkep kalır. Bu tür baskıda renkler kurutulduktan sonra birbiri üstüne basılır. Parlak ve koyu renkler kolaylıkla elde edilir.
b) Yedirme yoluyla oyma: Metal plakanın yüzü asite dayanıklı özel lakla kaplandıktan sonra plaka üzerine çelik sivri uçlarla resim çizilir. Çizgi ve taramalar, ton ve dokular resmedildikten sonra, metalin üzerindeki bu resim asitle yedirilerek resim olan yerler oyulur. Kalıptaki laklar temizlendikten sonra oyulmuş yerlere baskı boyası verilir yüksekteki boyalar silinir; preste baskıyla resim nemli kâğıda geçirilir.
c) Aquatinta: Metal plaka üzerine toz reçine serpildikten sonra tozlar ısıtılarak eritilir. Plaka üzerinde asite dayalı laklarla kapatmalar yaparak, açık kalan yerleri asitle yedirerek resim yapma işlemi sürdürülür. İstenilen koyu ve açık tonları elde edecek şekilde kapama ve yedirmeler tekrarlanır. Sonuç olarak lak ve reçine artıkları tinerle temizlenir. Çukurlara boya verilir, yüksekteki boyalar silinir ve baskı yapılır.
d) Mezzotinta: Bu yöntemle çeşitli dişli bıçak veya ruletler kullanarak metal plaka üzerinde çukurluk ve çapaklardan dokular oluşturulur. Kullanılan bıçak ve ruletlerdeki diş kalınlığına göre, çeşitli karakter ve derinlikte dokular oluşturulabilir. Bu dokular ezilerek, kazınarak, çukur ve çapak derinlikleri değiştirilir; diğer yöntemlerde olduğu gibi baskı yapılabilir.
e) Baskı, sıçratma, aktarma teknikleri ve diğer teknikler: Metal plaka üzerine yumuşak lak sürülüp bu lakın üzerine çeşitli malzemelerle baskı yaparak istenilen doku izleri elde edilebilir. Vernik veya özel lakta erimeyen asit veya suda eriyen tozlar vernik veya lakla beraber metalin yüzeyine sürülür. Lak kuruduktan sonra plaka asite atılınca tozlar erir ve açılan izlerini asit yer. Bu yöntemle çeşitli ince kalın dokular ve etkiler elde edilebilir.
Asite dayanıklı fırçalarla doğrudan doğruya metal plak yüzüne sulu boya gibi resim yapılabilir. Asitin gücü ve etki süresine göre yumuşak tonlar veren izler oluşturulabilir. Bakır plakaların kazınması tekniği daha antik çağlarda kuyumcular tarafından kullanıldığını biliyoruz. Kuyumcular ve silah süslemecileri oyulan motifi daha keskin göstermek için, oyulan yerleri siyah maddelerle dolduruyorlardı. Süslemelerin kopyasını elde etmek için oymaları kâğıda bastıkları da görülmüştür. Kazıma bakır kalıplarda ilk resim baskıları 15. yüzyılda Orta Avrupa’da görülmektedir. Yaşadığımız yüzyılda özgün baskı tekniklerine sanatçıların ilgisi artmaktadır. Fransa’da Corot, Manet, Rodin, Degas, Gauguin, Picasso, Chagal, Derain; Almanya’da Corinth, Slevoght, Liebermann, Meid, Orlik; İskandinavya’da Munch; İngiltere’de Moore gibi sanatçıların bu tekniklerde özgün eserler verdiklerini görüyoruz. Bütün dünyada sanatçı yetiştiren kurumlarda hem bir eğitmen hem de yaratıcı resmetme aracı olarak ele alınmakta ve öğretilmektedir.
D) ELEK BASKI TEKNİKLERİ:
Serigrafi, Filmdruk, Şablon baskı adlarıyla da anılan bu teknikler Çin’de ve Japonya’da yüzyıllar önce kumaşlara baskı yapmak için kullanılmıştır. Bir çerçeveye ipek, sentetik iplik veya bronz telden ince bir dokuma gerilmiş eleğe benzeyen kalıbın, resim verecek yerleri açık kalacak şekilde diğer yerlerde dokuma gözenekleri kapatılır. Eleğin içine baskı boyası koyup sıyırmak yolu ile açık yerlerden boya kâğıt yüzüne geçirilir. Kalıbın dokuma şeklindeki yüzüne resim, şablon yapıştırma, boyama teknikleriyle elle işlenebildiği gibi, fotomekanik yolla da geçirilebilir. Elle çalışmalar, çerçeve ve dokuma bulmak şartıyla her yerde uygulanabilecek kolaylıktadır. Fotomekanik çalışmalar kuvvetli ışık kaynakları, emici şaseler ve çeşitli kimyasal bileşimler gerektirir. Bu teknikten empirme kumaş baskılarında, afiş, etiket, yazı levhaları ve çıkartma baskılarında yararlanılır.
Perde baskısı: Bu teknikte delikli plak gibi bir levha baskı için kullanılır. Başlıklı kısımlar basılarak şekli gösterir. Konan mürekkep boşluklu kısımlardan geçerek kâğıda ulaşır. Elektronik devrelerin baskı ile elde edilmesinde bu tür teknik kullanılır. Çok mürekkeplerin gerekli olduğu baskı türü için pratiktir. Porselen ve cama da böyle baskı yapılır.
Renkli baskı: Birden fazla rengin basılmasıdır. Burada kâğıt her renk için baskı birimlerinden bir kere geçer. İki renk kullanıldığından, birisi siyah, diğeri kırmızı veya yeşil olabilir. Üç ilave renk halinde ise, sarı, mavi-kırmızı ve yeşil-mavi renkleri kullanılır. Baskı levhaları fotoğrafik yolla hazırlanır. Renk ayrımı; kırmızı, yeşil ve mavi renk filtreleri kullanılarak yapılır. Dikkatli bir kontrol, bu üç renkte çok değişik tonların ortaya çıkmasını sağlar. Bir renk kurumadan bir diğeri üzerine basılabilir ve bu baskıyı hızlandırır. Her rengin basılmasında daha önce sözü edilen baskı tekniklerinden biri kullanılır.
Dizgi: Küçük tip baskılarda bugün yine ilk bulunan metotla baskı yürürlüktedir. Yazılacak yazının her harfi tek tek elle dizilir. Harfler kurşundan olup, çıkıntı yerleri harfin şeklini tayin eder. Herhangi bir mürekkepli silindir bu harflerin üzerinden geçerse, kâğıda yazılar basılmış olur. Harfleri tek tek dizmek çok zaman alıcıdır. Bir kitapta yarım milyona yakın harf bulunur. Ayrıca harfler dizilirken normal bir yazının aynadaki görüntüsünü dizmek gerekir. Ters görünümlü bu yazıyı okumak ayrıca bir ustalık gerektirir.
Mekanik dizgi makineleri: Gazete ve magazin yazı harf dizgileri, makinede yapılması, işleri biraz kolaylaştırmıştır. Dizilecek yazı daktilo masasından ilgili tuşlara basılmak suretiyle yapılmaktadır. Harfler makine ile seçilip yerine konulmaktadır. Hatalar yine elle düzeltilebilmektedir. Yazar, yazıda herhangi bir değişiklik yapmak istese veya yazı sayfaya az bir farkla sığmasa, düzeltme için bütün satırları elden geçirmek gerekebilir. Bu işlem ise çok oyalayıcıdır.
Modern foto dizgi makineleri: Modern foto dizgi makinelerinde daktilo edilen yazı son basılacağı şekliyle özel bir kâğıt üzerine çıkar. İlk foto dizgi makinelerinde harfler, fotoğraf filmleri halinde disklere dizilmiş olup, bir harfin tuşuna basıldığı zaman disk dönmeye başlar ve harf bulununca harfin görüntüsü ışığa hassas kâğıt üzerine optik olarak basılır. Bu makinelerde hareket eden aksam olmadığı için ve hızlı olduğu için çok kullanışlıdır. Aynı harfler defalarca kullanılabilmekte ve optik olarak harf büyüklükleri seçilmektedir.
Bütün bu kolaylıklarına rağmen, foto dizgi makinesi da netice olarak mekanik makine olup, makinede bulunmayan harf diski elle değiştirilmektedir. Halbuki modern foto dizgi makinelerinde disklerin yerine bilgisayar belleği ve projektörün yerini de görüntü ekranı almıştır. Harflerin şeklini bilgisayar, belleğinde saklamakta, ne zaman tuşa basılarak çağırılırsa, ekranda gözükmektedir. Yazı ekranda tamamlanınca, ışığa hassas kâğıt ekrana tutularak yazı kâğıda geçirilebilmektedir. Son tip foto dizgi makinelerinde ise, lazer ışını kullanılmaya başlanmıştır. Bu makinelerde ekranda gözüken yazılar, aynı zamanda lazer ışını ile kâğıda yakma şeklinde kendiliğinden geçirilmektedir.
Modern foto dizgi makinelerinde baskıya girecek yazı, son halini almadan önce bilgisayar baskı belleğine alınır. Hatalı kısımlar veya ilave konulacak yazılar bellekteki yazının tekrar ekrana çağrılması ile yazının istenilen kısımlarına müdahale etmek suretiyle yapılır. Son şekli aldığına kanaat getirilen yazılar, sabit disk belleklere kaydedilir. Disk belleğe alınan yazılar yine bilgisayar yardımı ile baskıya hazırlanır. Harf karakter seçimi, sayfaların diziliş biçimi, kısaltmalar gibi işlemler basit ve kolayca yapılır. Bu tür baskı hazırlanışı bilhassa esneklik özelliği sebebiyle gazetecilikte çok arzu edilen bir durumdadır. Çünkü gazetede yer ve zaman önemlidir. Son anda değişiklik gerektiren durumlar ortaya çıkabilmektedir. Modern dizgi makineleri, gazetenin sayfasını bir bütün olarak ekrana getirerek sayfaların hazırlanışına da sürat kazandırır.
Renk ayrımı: Renk ayrımı yapan elektronik modern makinelerde lazer ışını önemli rol oynamaktadır. Renk ayrımı renkli resimlerin basılmasında kullanılan bir işlemdir. Bu her rengin, temel renkler denilen kırmızı, mavi, sarı ve siyah renklerin kullanılmasıyla basılabilme prensibine dayanır. Alışılmış olan metotta renkler, renk filtresi yardımıyla ayrılırlar. Elektronik analizde, bu işlem için bilgisayar kullanılır. Film üzerindeki renk ayrımı, lazer ışınları yardımıyla yapılır. Böylece ayırım diğer metodlara göre daha hızlı ve ucuz gerçekleştirilir.
Baskı levhaları renk ayrımından sonra, esas şeklindeki kırmızı, mavi ve sarı renk miktarlarını temsil etmek üzere hazırlanır. Baskı tekniğinde, bu levhalar, karşı gelen renklerle renklendirilir. Siyahın da işe alınmasıyla asıl renkler elde edilir.
Baskı tekniğini yoğun bir şekilde kullanan bazı gazetelerde tamamen bilgisayar ağırlıklı sistemler kullanılmaktadır. Böyle bir sistemde gazete muhabirleri haberlerini giriş terminallerinden doğrudan sistemin belleğine geçirirler. Giriş terminalleri gazetenin ana binasında olduğu gibi, yüzlerce kilometre mesafede de olabilir. Ayrıca gazete muhabirleri tarafından hazırlanan magnetik teypler, doğrudan bilgisayara geçirilebilir. Kâğıt çıkışlarda kontrolü sağlamak mümkün olabilir. Hatalar giriş terminallerden kolayca düzeltilebilir. Sayfa sekterleri muhabirlerden gelen haberleri toplayarak sayfa düzeni içine yerleştirirler. En sonunda, kontrol edilen ve son şekli verilen sayfanın baskıya hazır şekli bilgisayardan alınır.
BASKI TERİMLERİ
Baskı: Birçok baskı profesyonel basımcılar tarafından yapılır. Bunun yapıtın özgünlüğü ile bir ilgisi yoktur. Esas ölçü sanatçının baskı malzemesini basılır hale getirinceye kadar kendisinin yapmış olmasıdır. Baskı işlemi güç bir iştir. Genellikle bir el presi kullanılır, titizlik, dikkat, vakit ve sabır isteyen bir iştir.
Baskı Adedi (Edisyon): Tek bir desenden çıkarılan baskı sayısının tümüne, baskı adedi, edisyon denir. Resimdeki numaralarda 37/200 gibi yapılır. İlk sayı baskı sıra numarasını, ikinci sayı baskı adedini gösterir. Özgün baskıların numaralanma sisteminin doğru yapılmış olması, koleksiyoncular, resim alanlar için çok önemlidir ve dikkat edilmesi gereken bir husustur. Baskılar, sanatçıların bağlı bulundukları galeriler, baskı dernekleri müzelerin ekonomik desteği ve işbirliği ile sanatçı tarafından ya da sanatçının denetiminde genellikle bir defada hepsi basılarak gerçekleştirilir.
Baskı Adedinin Boyutu: Baskının adedi bir ölçüde kullanılan tekniğin zorluğu ile sınırlıdır. İntaglio baskıdan, kabartma ya da litograf baskıya göre daha az baskı elde edilir. Çağdaş sanatçılar genellikle baskı adetlerini 30-50 baskı ile kısıtlar ve özellikle kendisi basar. 100’den az adetli baskılar küçük adetli baskılar olarak kabul edilir. Ortalama baskı adedi 150-200 baskıdır. Geçmişte özgün baskılardan pek çoğu yazılı bir metne eşlik etmek için üretildiğine göre bunları binleri içeren büyük adetlerde düşünmek mümkündür. Özgün baskının değeri genellikle az oluşuyla belirlenir, fakat niteliğin baskı sayısıyla hiçbir ilgisi yoktur.
Baskıcı Baskısı: Deneme baskılarının sonunda asıl baskılara örnek teşkil edecek baskıdır.
Deneme Baskısı: Prova baskılardan önce yapılan denemelerdir. Kalıp, makine, kâğıt, mürekkep, renk denemeleridir. Plaka ve kalıp üzerinde gerekli değişiklikler yapılarak esas baskıya hazırlanış sürecinin ürünleridir. Zayıf ifadeli bu ürünlerin yok edilmiş olması beklenir.
İmzalı Baskı: Baskıların imzalanması oldukça yeni bir uygulamadır. Numaralama ise daha da yakın zamanlarda yapılmaya başlanmıştır. İmza yapıtın sanatçıya ait olduğunun bir ifadesidir. Eskiden birçok baskıda plaka ve kalıp üzerindeki kazınmış imzadan yararlanılmıştır. Bunu günümüz sanatçılarının yapıtları kurşun kalem ile tek tek imzalamasından özgünlük açısından ayırabiliriz.
İptal Edilmiş Plaka Ve Kalıplar: Baskı adedi tamamlanınca plaka iptal edilir. Sanatçı plakanın bir yerine işaret koyarak iptal işlemini gösterir. Gerçekte iptal işlemi plaka ve kalıpların basılamaz hale getirilmiş olmasıdır. Bu plakalar müzelere satılır ya da bağışlanır.
Karborandum: Bu yöntem metalin üzerine tutkalla batırılmış karborandum kumcuklarının serpilip, alttan ısıtılarak yapışması sağlandıktan sonra yapılan baskıda dokulu bir yüzeyin elde edilmesidir.
Karışık Uygulama: Birçok teknik unsur ve malzemenin bir arada kullanıldığı özgün baskı çeşididir.
Kolografi: Hazır malzemelerle yapılan kolaj resminin sonradan intaglio ve rölief baskı teknikleriyle bitirilmesidir. Tarihçesi yenidir ve 1950’lerde ortaya çıkmıştır. Baskı da çok doğrudan bir yöntemdir. Sanatçı her baskı öncesi yeni bir kolaj yapar ve farklı yapıtlar çıkar.
Marka: Baskının yapıldığı atölyenin markasıdır. Tek başına baskı yapan bir ustanın kendine has markası da bir atölye markası olarak kabul edilir. Bu marka baskının yapıldığı atölyenin baskı kalitesini ve eserin özgünlüğünü garanti eder. Büyük atölyelerde atölye markası ve baskıyı yapan ustanın markasının beraber kullanıldığını görmekteyiz. Zaman zaman baskıyı yayınlayan yayınevinin markasını da görürüz. Bunlara ek olarak tekrar basımlarda kaybedilmiş sanatçının yakınlarının imzaları ve müze markaları bulunur.
Prova: Baskı üzerinde prova veya prova baskısı yazısı görüldüğünde baskıdan istenilen netice alınıncaya kadar yapılan çalışmaların örnekleridir. Kontrol ve arama çalışmalarıdır. Bu tür baskılar genellikle esas baskılardan daha kıymetlidir.
Sanatçı Baskısı: Baskı adedi belirli bir sayıyla sınırlanmış olmakla beraber sanatçının farklı bir numaralama sistemi ile bir miktar baskıyı kendisinde tutması usuldendir. Muhtelif sebeplerden ötürü bu tür numaralı baskılara da baskı piyasasında rastlamak mümkündür.
Tekrar Basım: Zaman zaman iptal edilmiş plakalarla baskıların yapıldığı görülür. Bu baskılar sanatçının asıl plakalarından yapılıp özgün olmakla beraber sanatçı denetimi olmadığından imzalı ve numaralı baskılardan daha az değerlidir. Bu tip baskıların yapılışında resmi tutanak ve belgelerin tamamlanmış olması beklenir.
Tıpkı Basım (Reprodüksiyon): Sanatçının hiçbir katkısı olmadan tamamen mekanik yöntemlerle sanat yapıtlarının basılması işlemidir. Yağlıboya, desen, suluboya çalışmaların fotoğrafları çekilerek yapılır. Nadiren sanatçı bunlardan bir kaçını imzalar fakat bunlar özgün baskı değildir.
|