Fresk
Islak kireç sıva üstüne, ezildikten sonra su ya da su ve kireç bileşimi bir bağlayıcı ile karıştırılan pigmentlerle yapılan resim. Yüzey kurudukça kireç, pigmentin sıvaya yapışmasını sağlar. Bu usulde boyalar sıvanın içine geçerek kalınca bir renkli sıva tabakası oluşturduğundan resim çok sağlam olur.
Eski zamanlarda binaların duvarlarına hep bu yolla suluboya resimler yapılarak tezyin edilirdi. Gayet basit görünen bu usulde resim yapmak epeyce güç bir iştir. Resmi çok dikkatle ve kararlı yapmak gerekir. Üzerine resim yapılacak duvar ister taş, ister tuğladan olsun önemi yoktur. Fakat resmin uzun zaman dayanabilmesi için üzerine resim yapılacak sıva tabakası iyi hazırlanmalıdır. Duvarın harcından ve sıvasında rutubet ve güherçile olmamalıdır. Üzerindeki sıva alçılı olursa renkler bozulur. Bu sıvanın mutlaka iyi yıkanmış dere kumu ve sönmüş kireçten ibaret olması lazımdır.
Resim yapılacak duvar evvela ıslatılır ve kalınca harç tabakasından bir astar çekilir. Bu astar iyice kuruyunca ikinci bir astar harç vurulur. Boyalar bu ikinci harç tabakası daha yaşken sürülür. Bunun için ressam bir günde ne kadar yer işleyebilecekse duvarı o kadar kısımlara ayırarak yalnız her gün işleyebileceği kadar yeri astarlamakla yetinir. Fresklerin uygulandığı yüzeyler, uygulama teknikleri ve kullanılan boyalar diğer resimlere göre oldukça farklıdır. Doğal malzemeler zamanla oldukça kötü bir yıpranma ve bozulma sürecine girer, hatta çürürler. Onarım yapılmazsa yok olma riskiyle karşı karşıya kalırlar.
Fresk çıplak duvar yüzeyine uygulandığı için, duvarın maruz kaldığı her türlü kötü şartlardan etkilenirler. Freske en fazla zararı rutubet verir. Bu durumda kabarma ve dökülmeler görülür. Ayrıca freskler yer altında veya mahzenlerde bulunuyorsa, karanlık ortamdan etkilenerek bozulabilirler. Özellikle vandalizm başlıca bozulma sebebidir. Hatalı sergileme ve hatalı korumalar da bozulmaya neden olmaktadır. Eseri bulunduğu ortamdan başka bir ortama taşımak hatalı koruma örneğidir. Diğer bir bozulma sebebi de hatalı onarımlardır. Ne yazık ki sıkça rastlan bu tür bozulmalar bütün tarihi eserler için geçerlidir. İşin uzmanı olmayan kişilerce yapılan onarımların esere yarardan çok zarar vereceği bir gerçektir.
Fresk, kireç suyunda eritilen madensel boyalarla taze sıva üstüne resim yapma yöntemi ve bu yöntemden yararlanılarak yapılan duvar resmidir. Kökeni Tarihöncesi’ne kadar uzanan fresk sanatı (sözgelimi, Fransa’daki Lascaux mağarası) çağlar boyunca geniş ve çıplak duvarlar ile kemerlerin yüzeylerini süslemede kullanılmıştır. Mısırlılar (Medinet Abu mezar tapınağının freskleri) gibi Giritliler de (Knossos freskleri) fresk tekniğini biliyorlardı. Suyla karıştırılmış silikata boyanın kum ve kireç karışımı bir duvar sıvası üstüne sürülmesine dayanan bu teknikle, kuruma sırasında oluşan kimyasal tepkime sonucu, üstü saydam bir kabukla örtülü taş gibi sert bir madde elde edilebiliyordu.
Eski Yunan’dan kalma duvar resimlerine pek rastlanmaz, ama Pompei’deki M.S. ilk yıllara ait resimler, bu tür için iyi birer örnek oluşturur. Fresk aynı zamanda özellikle katakomplarda (Domitilla, II. yy. ve Priscilla, III. yy.) ilk Hıristiyan sanatının tekniğini de oluşturdu. Bütün Bizans İmparatorluğu döneminde mozaiğin yanı sıra fresk de kullanıldı, XIV.yy’da Sırp ve Makedonya kiliselerinde, daha sonra Osmanlı yönetimi altındaki Girit’te ve Aynaroz dağında büyük ölçüde gelişti. Ayrıca Hindistan (Ellora, Ajanta), Türkistan ve Seylan’daki (Sri Lanka) Buda tapınaklarında bulunan ve bu tarihten önce gerçekleştirilmiş olan freskleri de saymak gerekir (M.S. V.—VIII. yy’lar).
İtalyanca “fresco” (taze) sözcüğü, özellikle İtalya’da oldukça başarılı biçimde uygulanmış olan, kireçle yeni sıvanmış bir duvar üstüne resim yapmaya dayalı bir tekniği belirtir. Zamanla bu terim, Ortaçağ sonlarından Rönesans’a kadar İtalyanların son derece ustalıkla uyguladıkları “gerçek” fresk tekniği dışında duvar resmini belirtmeye başladı (Batı Avrupa’da görülen freskler, özellikle Roma çağından kalmadır). Yaygın olarak üç teknikten yararlanılmıştır:
- A fresco tekniği: Resim, yedi saatte kuruyan, yeni sürülmüş bir sıva üstüne yapılır;
- Çok katlı sıva tekniği (ya da Yunan freski): Kat kat sıva üstüne uygulanan bu teknikte, kola ile karıştırılan boya, duvara sürülür; daha sonra, oluşan mat tabaka üstüne aynı renk bu kez balmumuyla karıştırılarak yeniden sürülür ve parlak bir üst tabaka elde edilir (söz konusu teknik, Bizans sanatından etkilenerek oluşturulmuştur);
- Açık fon üstüne uygulanan teknik: Özellikle Fransa’da Roma resminde çok kullanılan bu yöntemde, duvara bir kat harç, bir kat sıva sürülür; bunun üstüne ressam, kırmızı boyayla kişilerin ana hatlarını çizer; daha sonra kireçkaymağında inceltilmiş boyaları kullanır, İki kat harçtan, üstteki “intonaco” olarak adlandırılır ve hafif pürtüklü ince bir sıvadan oluşur. İri pürtüklü bir tabakadan oluşan alttakineyse “arriccio” denir.
1250-1450 yılları arasında, ressamlar insan resimlerini bu kaba harç tabakasının üstüne çiziyorlardı. Bir freskin yapımında, günlük çalışma bölümleri yukardan aşağı doğru birbirini izlerdi. Bu tür sıralanma hem boyanın akmasını önlüyor, hem de çalışma ilerledikçe fresk ustalarının
üstünde çalıştıkları sehpanın alçaltılmasına olanak veriyordu. XIII.—XVI. yy’lar arasında fresk alanında en başarılı yapıtlar özellikle İtalya’da Cimabue’den Michelangelo’ya kadar, büyük fresk ustaları tarafından gerçekleştirildi. XIV. ve XV.yy’larda mihrap arkalıkları ve panolardaki parlaklığa, yumurta kullanılan bir ıslatma (detramp) tekniği (temperaj sayesinde, freskle süslü duvarlarda da rastlanıyordu); bu da yağlıboyada yeni resim etkileri arayışına duyulan eğilimi hızlandırdı.
Fresk alanındaki ilk usta, kompozisyonlarını tanrısal bir anlayışla canlandıran Giotto‘dur. Assisi çevrimini yaparken, çiçekler, kuşlar ve güneşle konuşabilen Aziz Francesco’nun yaşamını güzel sahnelerle vermeyi başaran Giotto’nun yapıtları, süsleme panoları beğenisini uyandırarak birçok sanatçıya örnek olmuştur. Cimabue’nin arkadaşı Gaddo Gaddi; Santa Croce kilisesinin yemekhanesindeki Cena’yı (Son Akşam Yemeği) gerçekleştiren oğlu Taddeo Gaddi, Simone Martini, Ambrugio Lorenzetti, Orcagna, Masaccio gibi fresk ustaları Cennet ve Cehennem, vb. konuları işlediler.
Giotto, ilgi merkezini yandaki bir figüre kaydırarak Ortaçağ’a özgü bakışımlılığı bozmaya çalışırken, Masaccio da insan figürleri oluşturduğunda arka plana yer vermedi. O zamana kadar çizgi, renge egemendi. Masaccio insana uzamda yer vermişti. Fra Angelico (San Marco: İsa’ nın Görünmesi), Piero Della Francesca (Arezzo: Saba Melikesi Haç Tahtasına Taparken), Andrea del Castagno, Mantegna, Botticelli, Ghirlandaio, Raffaello, Michelangelo (Vatikan: Son Yargı) değişik temalardan (yaratılış, Âdem ile Havva, tufan, mahşer, İsa’nın yaşamı, iyilikle kötülüğün çatışması) yararlanarak öbür dünyanın gizlerini anlatmaya çalıştılar. Fresk sanatı, Rönesans’tan sonra Barok dönemde, XVIII.yy’da da Tiepolo gibi usta ressamlarla varlığını sürdürdü ama daha sonra giderek eski önemini yitirdi.
Kaynak
Wikipedia The Free Encyclopedia
|