Çubukçuluk-Ağızlık-Kalemcilik
Ülkemizin başka il ve ilçelerinde de bulunmasına rağmen Sivas yöresinde kendine has bir özellik kazanan bir el sanatıdır. Bu geleneksel el sanatı Sivas’a özgü bir el sanatı halinde şekillenip kendisine özgü bir üslup kazanmıştır. Sivas’ta üretilen bu el sanatımıza ait ürünlerin üzerindeki yazılar ürünlerin kendilerine özgü stilleri, biçimsel ve el yapımı teknikleri vardır.
Çubukçuluk, ince çubuklar üzerinde işlemeler yaparak özellikle ağızlık, kalem, kalemlik ve çubuk kökenli olabilecek diğer araç ve gereç yapımcılığı halinde şekillenen bir sanat dalıdır. Sivas yöresinde “ağızlıkçılık” veya “çubukçuluk” ismiyle anılan bu geleneksel el sanatımızın başlangıcını yöresel kaynaklar XVIII. yüzyıla kadar uzatmaktadır. Hatta bazılarının iddiasına göre bu el sanatını Şeyh Aziz Baba adında bir zat ortaya çıkarmıştır.
Çubuktan kalem, ağızlık, kalemlik, tığ sapı, şamdan ve minare maketi gibi eşya yapımcılığı olarak şekillenen bu el sanatının kendine özgü biçim, anlayış ve yapım tekniği ortaya çıkmış, Sivas’a özgü bir zevk biçimselliğe dönüşmüştür. Üretilen bu eşyaların tümü ne olursa olsun çubuk esasına ve kendine özgü bir üsluba dayanır. Sivas ağızlıklarının ve çubuk türü mamullerinin yapımında ana malzeme olarak kullanılan çubuklar Tokat, Erzincan, Kars ve Ağrı yörelerinden temin edilen “germişek” ya da “karamuk” denilen ağaç cinsinden elde edilir. Bu ağaç, 6-7 gün bekletilerek kurutulur. Kuruyan germişek çubukları istenilen boyda kesildikten sonra doğrultuluyor, sonra kabukları soyuluyor ve tornaya bağlanıyor. Bu çubukların boylarının kesiminde ne üretileceği düşüncesi esastır. Çubuklar, üretilecek eşyanın boy, ebat ve cinsine göre kesilirler.
Germişek çubukları istenilen boyda kesilir, bunlar uzunluklarına göre “lüleli”, “topcuk başlı”, “yanma başlı”, “ufak lüleli ağızlık”, “arabalı ağızlık” (birbirine geçmeli)” gibi çeşitli adlar alırlar. Çubukların kesim boylarına göre verilen bu adlandırmalarla üretilecek malzemelerin cinsi ve şeklinin nasıl olabileceği, yani bu kesimlerden hangi tür, ebat ve biçimde ürün elde edilebileceği anlaşılmış olur. Ürünler, çubukların kesim şekilleri ile ilgili olarak ağızlık, kalemlik, kalem veya ne şekilde bir ürün olabileceğini belirler. Tomruk makinesinde kabukları soyulan çubuklar tornaya bağlanır, keski yatay ya da dikey tutularak desenin dış çizgileri çizilir. Sonra kalemle (ince uçlu işleme ve kakma gereci) desenler oluşturulur. Bu işleme “nakış keskisi” denir. İşlemleri bitirilen ağızlık kezzaba batırılır. Bu işlemlerden geçen ürünler ateşe tutulduktan sonra zımparalanır. Yeniden tornaya bağlanır ve matkapla ağız bölümü (sigara konulan yer) açılır. Çakıyla yassılaştırılan bu bölüm de kezzaba batırma, kızartma ve cilalama işlemlerinden geçirilir. Bu işlem de bittikten sonra ürünün uygun yerine “Sivas Hatırası” veya ürünü sipariş veren kişinin adı yazılır. İplerle yazılan bu yazı torna yoluyla yazılır. Eskiden “kemâne” veya “çark” denilen tamamen elle kullanılan âletin yerini bugün torna almıştır. Tornada şekillendirilen kalemler, ağızlıklar vs. sonrasında iplerle örülür. Eskiden ibrişim kullanılırken yerini naylon ipe bırakmıştır.
Sivas’taki ağızlıkçıların kalemlik, isimlik, tığ sapı, şamdan, tükenmez kalem gibi ürettikleri eşyaların hepsinde biçimsellik, renklendirme ve kullanılan iplerin yazımında ortak bir üslup vardır. Genellikle ağızlık yapımcılığı halinde seyreden bu el sanatı kalem ve tükenmez kalem üretimi için de hayli şekillenmiştir. Buna rağmen en karakteristik yönü, ağızlıklarında kendisini belli eder. Normal ebatlı ağızlıkların yanı sıra boyları bir metreye kadar yaklaşan devasa ağızlıklar da vardır. Gündelik kullanım için üretilen ağızlık, kalem veya tığ başlıklarının yanında süs eşyası olarak üretilen ağızlıklar ve kalemler kullanım amaçlı olmaktan ziyade süs eşyası veya turistik amaçlı olmaktadır. İyi bir usta yaklaşık 1 m uzunluğunda bir ağızlığı torna makinesi desteğiyle 5-6 saatte yapabilmektedir.
Sivas’ta üretilen bu eşyaların hepsinde bulunan diğer bir karakteristik özellik, ürünlerin siparişe göre de yapılabilmesi, yaptıran kişinin üzerine o kişinin adının yazılabilmesidir. Genel olarak üretilen bu tip ürünlerin üzerinde ise “Sivas Hatırası” yazılmaktadır. Bu yazılar ise ağızlık, kalem vs gibi üretilen bu ürünlerin üzerine ipek iplerle yazılıyor olmasıdır. Parlak ve farklı renklerle yapılan bu işlemde iki renk ip kullanılır. Bu iplerden birisi zemini oluştururken diğer renkli iple sipariş sahibinin adı yazılmaktadır. Bu ipler çubukların üzerine bir makine yardımıyla sardırılarak yazılmaktadır.
Sivas’a özgü bir el sanatı olarak şekillenen bu el sanatımız bugün için ayakta durmaya çalışan bir görüntü içindedir. Üretilen ürünlerin pazarlama sorunu olmamasına rağmen bu ürünlerin yapımı için ana malzeme olan germişek veya karamuk ağaçlarının gitgide doğal sebeplerden dolayı azalıyor olması ve kalitesinin düşmesi bu el sanatımız için en belli başlı bir problem olmaktadır. Bu ağaçların yeterli düzeyde gelmemesi, gelen ağaçların da ağızlık yapımcılığında istenilen kalitede olmaması sanatı yok ediyor. Ağızlık yapımcılığı ile uğraşan usta sayısı her geçen gün azalırken, vitrinleri maharetli ellerden çıkan ağızlıklar yerine makinelerde yapılan ve normal ağaçlarla bezenen ağızlıklar süslüyor. Anlaşılan o ki bu el sanatımız makineleşmeye başladığı gibi ana hammaddesi yerine başka tür ağaçlara yönelmeye başlamıştır. Zaten bu el sanatımızı yaşatmayı sürdüren bir iki dükkân ile birkaç usta kalmıştır. Bu ustalar ise genellikle üç kuşaktır bu işi sürdüren ailelerdir.
Ağızlık yapımcılığının baba mesleği olduğunu dile getiren Mehmet Yazarlı, ağızlık yapımcılığı sanatının geçmiş yıllarda Sivas’ta babadan oğula vasiyet olarak bilindiğini dile getirerek “Usta eller mesleklerinin devam etmesi için çocuklarına ‘bu meslek bana babamdan kaldı, ben de sana bırakıyorum, altın bileziğine sahip çık ve sen de çocuklarına öğret’ dercesine vasiyette bulunuyorlardı” dedi.
Yazarlı “Eskiden Sivas merkezde ağızlık yapımcılığı yapan dükkân sayısı 20’yi geçiyordu, şimdi 2 dükkân bile kalmadı. Makinelerden çıkan ağızlıkların üzerine ‘Sivas Hatırası’ diye yazıyorlar ve piyasaya sürüyorlar. Satılan bu ağızlıkların hiçbirisi gerçek Sivas ağızlığı değil. Çünkü bir emek yok, siz makineyi programlıyorsunuz, germişek ağacı yerine kavak veya gürgen kullanıp piyasaya sürüyorsunuz” diyor.
Sivas’ta geçmişi 1800’lü yıllara uzanan ağızlık yapımcılığı (çubukçuluk), çok az sayıda kalan ağızlık ustaları tarafından yaşatılmaya çalışılmaktadır. Desteklenmesi ve yaşatılması gereken bu el sanatımız, iki dükkân ve üç dört ustasının sayesinde ayakta durmaya çalışmaktadır. Birkaç metrekarelik atölyelerinde bu işi yaparak ayakta durmaya çalışan birkaç çubuk ustasının kalmış olmasına rağmen bu ustalar mesleklerini öğretecek, gelecekte yaşatacak çırak da bulamamaktadır. Görünen odur ki bu el sanatımız da son ustalarıyla birlikte maziye karışacaktır.
Kaynak
|