Naht
 
Naht
 
Yapılan araştırmalarda İslâmiyet’ten önce Orta Asya’da yaşayan Türklerin heykel ve oyma süsleme eserlerine rastlanmıştır. Bu eserlerde Çin ve Hint sanatının izleri görülmektedir. Ancak İslâm dininin heykeltıraşlık sanatına müsaade etmemesi, Müslümanlar ve Türkler arasında ahşap oymacılığı sanatında ilerlemesine yol açmıştır.
 

Türklerin Müslümanlığı kabul etmelerinden sonra oyma sanatı daha çok Türkistan’da gelişim göstermiştir. Sonraları Büyük Selçuklu Devleti’nin hâkim olduğu ülkelerde meydana getirdikleri mimari eserlerin tezyinatında da oyma işçiliğine geniş yer verilmiştir.
 

Anadolu Selçukluları devrinde çini tezyinatına önem verilmekle beraber, oyma sanatı da önemini korumuş ve Erzurum, Harput, Beyşehir, Konya gibi büyük merkezlerde bu sanatın en güzel örnekleri meydana getirilmiştir. Yalnız bu devirde tezyini motiflerine has karakterlerini çini süslemelerinde olduğu gibi daha ziyade geometrik şekiller teşkil etmiştir.
 

Abanoz, ceviz, elma, armut, sedir, gül ağacı, çam vb. gibi ağaçlar üzerine oyma, kakma, boyama, çatma (kündekâri) ve çakma (kâfisi işi) gibi tekniklerle bezenmiş ahşap örnekleri Selçuklu Dönemi’nde bu alanda üstün bir düzeye ulaşıldığını ortaya koymaktadır. Düz satıhlı derin oyma, yuvarlak satıhlı derin oyma, eğri kesim, şebekeli oyma (ajur) gibi oyma teknikleriyle süslenmiş parçalar; düz satıhlı kakma ve kabartmalı kakma gibi kakma teknikleriyle dekore edilmiş örnekler, düz yüzeyli boyama, kabartmalı yüzeyli boyama gibi boyama teknikleri ve kündekâri, yalancı kündekâri gibi çatma teknikleriyle yapılmış eserler her tekniğin zengin bir repertuar bulundurduğuna işaret etmektedir.
 

Bıçak, yüzeyden zemine doğru dik tutarak çalışılan düz satıhlı derin oyma, bıçak kullanarak serbest el  hareketleriyle uygulanan ve yüzeyin yuvarlak olmasına özen gösterilen yuvarlak satıhlı derin oyma, yüzey daha derin oyularak zeminin belli parçaları çıkarılarak yapılan, dantel görünümü veren şebekeli derin oyma (ajur) ile bezenmiş paçalar ustaların el maharetini belgelemektedir.

Osmanlı İmparatorluğu zamanında ise ağaç oyma sanatı en yüksek seviyesine ulaşmıştır. Rûmî ve hatâi dediğimiz çiçek, nebat ve hayvanların stilize edilmesinden meydana gelen tezyini motifler kullanılmıştır. Mimarî eserlerin iç ve dış kısımları bu sanatın ustaları tarafından bezenmiştir. Başlıca uygulama alanları da cami ve türbelerin mihrab ile minberleri, cami ve medreselerde kullanılan rahleler, kapı, pencere, dolap kapakları olmuştur. Evlerde kullanılan çekmece, sandık gibi eşyaların süslemelerini, çeşitli mimari eserlerin iç kısımlarına yazı yazan hattatların yazılarını tahta üzerine tatbik edenler de bu sanatın üstatlarıdır.
 

Osmanlı imparatorluğu devrinde tahta oymacılığına naht denirse de bu sanatın erbabına izafe edildiği söylenen “nahhat” tabirine kadim ehl-i hiref defterlerinde ve diğer kayıtlarda tesadüf edilmemiştir. Bu sebepten ağaç oyma sanatkârlarına özel bir isim verilip verilmediğini bilmiyoruz. Türk oymacıları eserlerinde malzeme olarak en çok şimşir, ıhlamur ve ceviz ağaçlarından yararlanmışlardır.
 
 
 
Kaynak
 
www.abdullahsanli.com

 
 
 
ISTANBUL
 
 
 
 
 
Bugün 36 ziyaretçi (46 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol