Kolan Dokumacılığı
Denizli Güzelpınar Köyü’nde kolan dokumalar; çarpanalı, gücü tahtalı (delikli seren) ve gücü tahtası kullanılmadan olmak üzere üç farklı teknikle dokunmaktadır. Yörede kolan dokumacılığının hammadde, renk ve desen açısından değişime uğradığı, teknik olarak ise aslına sadık kalındığı tespit edilmiştir. Geçmişte doğal boyalarla yapılmış yün iplikler kullanılırken, günümüzde piyasada hazır satılan iplikler tercih edilmektedir. Bu nedenle kullanılan renklerde de değişim söz konusudur. Kolan dokumalar geçmişte yaygın bir kullanım alanı olmasına rağmen günümüzde sırtta çocuk taşımakla ve çeyiz sandıklarında yadigâr olarak beklemekle sınırlı kalmıştır.
Dokumacılık pek çok yazılı kaynakta da bahsedildiği gibi dünyanın en eski sanatlarından biridir. Bu eski el sanatının ilk kez nerede, nasıl ve ne zaman başladığı konusunda kesin bir kanıt bulunmamaktadır. Ancak yapılan araştırmalardan elde edilen bulgular ışığında yeni teoriler ortaya atılmaktadır. Dokumacılıkta düne kadar en eski medeniyet olarak tanıdığımız Mısır, daha sonra yerini Mezopotamya’ya terk etmiştir. Bugün ise bütün gözler Orta Asya’ya çevrilmiştir ve otoriteler kesin sonucun yakın olduğu görüşünde birleşmektedir. Ancak, araştırmalar henüz devam etmekte ve zaman her geçen gün bizi yeni buluntularla karşılaştırmaktadır.
Nitekim 1962 yılında Çatal Höyük’te yapılan kazılarda Neolitik devire ait olduğu tahmin edilen dokuma parçalarının bulunması M.Ö. 6000’lerle Anadolu’yu da bu konuda ön plana çıkarmış bulunmaktadır. Dünyanın şimdiye kadar elde edilen en eski örnekleri olan bu dokuma parçalarının teknik yönden de ileri bir seviyede olmaları daha ilkellerinin de bulunacağı düşüncesiyle, dokumacılığın başlangıcını çok daha derinlerde aramamız gerektiğini göstermektedir. Anadolu’da yapılan kazılar, dokumacılığın çok eski bir tarihe sahip olmasının yanı sıra yaygın olma özelliğini de ortaya koymaktadır. Örneğin, Hattuşaş’ta yapılan kazılarda bulunan tabletler, Eti dokumacılığının varlığını kanıtlamakta, Mersin Yumuktepe’de yapılan kazılarda çıkan tezgâh ağırlıkları ve tezgâh yerleri, Denizli Beyce Sultan’da bulunan ağırşak ve tezgâh parçaları, Diyarbakır Çayönü kazılarında bulunmuş ve M. Ö. 6500’e tarihlenmiş, keten parçası, dokumacılığın başlangıcı ve Anadolu’daki kökleri hakkında bilgilerimizi oluşturmaktadır. Böylece hem dünyanın bilinen en eski dokuma izinin Anadolu’da olduğu hem de yün, ipek, keten, pamuk olarak tüm doğal liflerle yapılan dokumacılığın Anadolu’da yaygın olduğu ortaya konulmaktadır.
Anadolu’da tarih öncesi dönemlerde kullanılan dokuma tekniklerinden birisi de kolan dokumacılığıdır. Enleri dar, boyları oldukça uzun olan şerit halindeki çözgü yüzlü dokumalara genel olarak “kolan dokuma” adı verilmektedir Kolan dokumalar kullanılan araca ve tekniğe göre kartlı ya da kartsız olarak iki gruba ayrılmaktadır. Çözgü yüzlü dokumaların kartlarla dokunan örneklerine “çarpana dokuma” ya da “kartlı kolan dokuma” adı verilmektedir. Çözgü ve atkı olarak bilinen iki iplik sisteminin temel oluşturduğu, yün, kıl, pamuk ipliklerle yer tezgâhında dokunan, kartların yerine gücü çubuğunun kullanıldığı, bu çubuk vasıtasıyla açılan ağızlıktan geçirilen atkı ipliklerinin sıkıştırılmasıyla elde edilen, çözgü yüzlü şerit halindeki dokumalara “kolan dokuma” ya da “kartsız kolan dokuma” denilmektedir.
Kolan dokuma ile çarpana dokuma aynı gibi görünse de kullanılan araç ve teknikten kaynaklanan farklılıklar söz konusudur. Kolan dokuma, “üç ayak”, “tevni”, “tavnı”, “kondu” gibi isimlerle anılan yer tezgâhında dokunur. Çarpanalı dokuma ise özel bir tezgâh gerektirmeden çarpanlar yardımı ile dokunur. Aslı göçebe olup sonradan yerleşmiş köylerde Yörükler seyrek olarak kullanılan tezgâha “kolan veya kon” tezgâhı adı verildiğinden ve iki çeşidi bulunduğundan bahsetmektedir. Kolan tezgâhı; karşılıklı direklere tek kat olarak bağlanan, istenilen ölçüye göre boy salan tezgâh olarak tanımlamakta ve ismini de kolandan aldığını belirtmektedir. Kon tezgâhı ise; iki direk arasında uzun şeyleri dokuyan ve sarma iplerden meydana gelen tezgâh olarak tanımlamaktadır. Deri, ince ağaç levha, karton, fildişi vb. malzemeden dörtgen veya çokgen şeklinde kesilmiş ve köşelerine birer delik delinmiş dokuma aracına “çarpana” denir. Çarpanaların deliklerinden birer iplik geçirilip, bu levhaların 90° veya 180° döndürülmesiyle ve araya atkı atılmasıyla elde edilen şerit halindeki dokumalara da çarpana dokumaları denilmektedir.
Kolan; Anadolu’da, sırtta çocuk taşımak, çocuk belek (kundak) bağı (küçük çocuklar bez veya kumaşla sarıldıktan sonra bağlanır; bu işleme beleme, bağlama ya da belek bağlama denir) olarak kullanmak, beşik bağlamak, sırtta yük taşımak ve çuvalların kolayca taşınabilmesi amacıyla, çuval kenarlarına dikmek için dokunmaktadır. Yörüklerde dar olarak dokunan kolanlar özel olarak “Çekipi” olarak adlandırılmaktadır. Türkiye’de de göçer topluluklarda başlayan kolan dokumacılığı, eski bir gelenek uyarınca Yörüklerin yaşadığı bölgelerde halen devam etmektedir. Son yıllarda yapılan araştırmalarda Amasya, Ankara, Afyon-Emirdağ, İçel-Tarsus, Elazığ, Kayseri çevre ve köylerinde, Karadeniz Bölgesi’nde çarpana ve kolan dokuma örnekleri tespit edilmiş, az da olsa devam ettiği görülmüştür.
Denizli, kolan dokumacılığının yapıldığı nadir bölgelerden biridir. Ancak bölgede kolan dokumacılığı Yörüklerin yaşadığı çok az sayıda ilçe ve köylerde yapılmakta ve gün geçtikçe hammadde, teknik, renk ve desen açısından bozulmakta ve kaybolmaktadır. Güzelpınar köyünde kolan dokumacılığı geleneksel yöntem ve tekniklerle az da olsa halen yapılmaktadır. Bu köy, Denizli merkez ilçeye 26 km uzaklıkta olup, Akköy ilçesine bağlı bulunmaktadır. Osmanlı-Rus savaşı sırasında Kafkasya’dan göç eden Dağıstanlı bir grup Türk, Akköy’e gelip yerleşmiştir. Akköy, Denizli için önemli bir turizm merkezi olan Pamukkale’ye 4 km uzaklıkta olup turizm açısından önemli bir yerleşim yeridir. Güzelpınar köyü, Merkez ilçeye yakın olmasına ve turistik bir bölge içerisinde yer almasına rağmen geleneksel bir el sanatı olan kolan dokumacılığı günümüze kadar ulaşabilmiştir.
Kolan Dokumacılığının Tarihsel Gelişimi
Kolan, işlevselliği açısından eski çağlardan günümüze kadar pek çok toplumda, yaygın bir kullanım alanına sahip olmuştur. Kolan dokumacılığı kullanılan araç ve tekniğe göre kartlı (çarpanalı) ve kartsız olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır. Ancak kolan dokumacılığının tarihçesini araştırdığımızda kartsız dokunmuş kolanlarla ilgili detaylı bir bilgiye ulaşılamamıştır. Kartsız kolan dokumalar tekstil örneklerinin çoğunda yaşandığı gibi zamanın azizliğine uğramış, maalesef ki günümüze kadar ulaşamamıştır. Kolan dokumacılığının başlangıç tarihi ile ilgili elde edilen bilgiler çarpanalı kolan dokumalarla sınırlı bulunmaktadır. Çarpanalı kolan dokumalara ait ilk tarihsel bilgilere M.Ö. 3000 yılında Susa Mabedi’nin temelinde bulunan doğa şartlarına karşı dayanıklı fildişi malzemeden yapılmış çarpana levhaların ortaya çıkması sayesinde ulaşılabilmiştir. Ancak çarpanalı kolan dokumacılığının başlangıç tarihi ve yeri ile ilgili olarak araştırmacıların farklı ve çelişkili ifadeler kullandıkları dikkat çekmektedir.
Çarpanalarla dokunmuş en eski buluntu “Ramses Kuşağı” olarak anılan bir eşarptır. 342 tabletle gerçekleştirilen bu eşarbın göğüs ve omuzların üstüne örtülmek için dokunduğu sanılmaktadır. Beyaz renkli dokunan orta kısım, renkli kenar bordürleri ile mavi, kırmızı, sarı ve yeşille çevrelenmiştir. Bu eşarp geçen yüzyılın ortasında Memhis’ten (Yukarı Mısır) satın alınmıştır. Şu anda Liverpool Arkeoloji Müzesi’nde saklanmaktadır. Mısır’da eski imparatorluğa ait heykeller ve tasvirlerin üzerinde de Firavun mezarlarını süsleyen resimlerde tabletli kolan dokumalarına ait şekillere oldukça sık rastlanmaktadır. Çarpanalı kolan dokumacılığının Hıristiyanlık döneminden binlerce yıl önceleri kullanıldığı, Batı ve Kuzey Avrupa’ya Mısır’dan Roma yoluyla yayılmış olduğu ihtimalinin kuvvetli olduğu bildirilmektedir. Kosswig’e göre tabletli kolan dokumacılığı Mısır’dan Akdeniz ülkelerinin sahillerine yayılmış olup, Cezayir, Tunus ve Fas’ta yüzyılımızın başına kadar devam ettiği görülmektedir. Delatbe (1899), M.Ö. ilk yüzyıllara ait Tunus’taki Puni mezarlarında 200 kadar, köşeleri delinmiş levhacıkların bulunduğundan söz etmektedir ki, bunlar çarpana olarak kabul edilmektedir. Aynı tipte buluntular Kartaca’da da bulunmuştur. Pierre Pagnon (1876) Kafkasya’da, Reulaux (1880-1884) Benar’da ve Knapp (1888) Taşkent’te çarpana dokumacılarını işbaşında görmüşlerdir. Schinnerar Bosna’da çarpana ile dokuma yapan kadınları bulmuştur. Schermann 1911-1913 yıllarında bu dokuma sanatının Birmanya ve Himalaya ülkelerinde çok yaygın olduğunu, Daryeeling’te bir Budist dokumacılık okulunda tabletli kolan dokumacılığının ders olarak okutulduğunu ifade etmektedir. Aynı zamanda Schermann 1911-1913 yıllarında İstanbul’da da bir dokumacıyı işbaşında gördüğünü belirtmektedir. 1897 yılında Gürcistan’da silahçı dükkânlarında, erkeklerce hazırlanan altın kuşak ve bantlar, oyun kâğıtlarından yapılı Kafkas tabletleri o zaman Rus müzesinde sunulmaktaydı. 1902 yılında Berlin Sanatlar ve El Sanatları Müzesi’nde tabletli kolan dokumacılığı sergisi ve yapılış biçiminin gösterilmesinden sonra bir moda akımı doğmuş ve o zamanın kadın magazinlerinde örnekler ortaya çıkmaya başlamıştır.
Çarpanalı kolan dokumacılığı dünyanın birçok yöresinde popülerliğini korumuştur. Bu yüzyılda üzerinde Jerusalem (Kudüs) yazılmış tabletlerle dokunmuş bantlar Filistinlilerce turistlere satılmıştır. Yunanistan’da ulusal kostümlerin, çorapların kırmızı bağları tabletlerle dokunmuştur. Kuzey Afrika’da hasat kayışları için kalın tabletle dokunmuş bantlar kullanılmıştır. Elbise kenarlarına işlenmek için hazırlanan bantlar ise sunî ipekle yapılmıştır. Fas’ın Meknes bölgesinde halen birçok tabletli kolan dokumacısı çalışmaktadır. Çarpanalı kolan dokumacılığı Asya ve Orta Doğu’da doğduğu günden itibaren varlığını sürdüren bir sanattır. Burma’ya ve onu çevreleyen Güneydoğu Asya’ya Çin ve Hindistan’dan ulaşmıştır. Bu bölgelerde yapılan tabletli kolan dokumaları halen ihraç maddesi olmaktadır. Japon tabletli kolan dokumacılığı, düz dokuma olarak, çoğunlukla ipek kullanılarak hazırlanmış, basit desen özellikleri ile bilinmektedir. Çin’in en çarpıcı tabletli kolan dokuma mamulleri zikzak desenli, 6 delikli tabletlerle dokunmuş, ağır, sık dokulu, eyer kayışlarıdır. Burma tabletli kolan dokumacılığı din ile yakın ilişkilidir. Üzerinde özel yazı bulunan rahip kemeri ve özel bantlar yüzyıllardır dokunmaktadır. Bu dokumacılık Doğu ve Ortadoğu’nun birbirinden uzak birçok yöresinde geliştirilmiştir. Birçok Doğu, Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde hâlâ bu yöntemle kemerler dokunmaktadır.
Orta Asya’da yaşayan Türk topluluklarının yaşam tarzları gereği, sürekli yer değiştirmeleri sonucu, kolan dokumaların kullanım ve çevre şartlarına bağlı olarak zamanla yıprandığını varsayarsak, bu dokumanın ilk ne zaman ve nerede kullanıldığını tespit etmek oldukça zordur. Ancak çok eski tarihlerden itibaren Türk topluluklarının kolan dokumacılığı ile uğraştıkları bilinmektedir. Osmanlı dönemine ait belgelerde “kolan” olarak geçen, çadır süslemelerinde, çadırların pencere detaylarında ve koşum takımlarında kullanılmış olan çarpanalı dokuma örnekleri Topkapı Sarayı Müzesi’nde sergilenmektedir. Dr. H. Ritter’e göre I. Dünya Savaşı’nın başında Musul’da çarpana ile dokumacılık yapılmakta idi. Ancak daha sonraları Musul’da olduğu gibi Bağdat ve İstanbul çarşılarında da bu sanat kaybolmuştur. Türk topluluklar arasında çok eski çağlardan beri kullanılmakta olan kolan dokumacılığı, Anadolu’da Yörükler ve aşiretler tarafından az da olsa halen yapılmaktadır.
Kolan Dokumanın Kullanım Yerleri
Kolan dokumacılığının göçer topluluklarda başlayan geleneksel kullanım alanları halen Türkmenlerin yaşadığı bölgelerde devam etmektedir. Hatta günümüzde geleneksel kullanımın yanında farklı alanlarda da kullanılmakta ve değişik isimler almaktadır. Giyimde kullanılan kolanlar kadın ve erkek giyiminde çarpana ile dokunmuş kolanlar görülmektedir. Kadın giyiminde kullanılan kolanlar, “kuşak” adını almakta ve üzerlerindeki motiflerin dışında bazı süsler eklenerek kullanılmaktadır. Çocuklarda kullanılan kolanlar beşik bağı, kundak bağı ve çocuk bağı olarak kullanılmaktadır. Ayrıca Denizli ve çevresinde kolanlar, çocuk bağının yanı sıra tarlada çalışmaya giden kadınlar tarafından çocuklarını sıcaktan korumak için ağacın altına kumaştan çadır kurmada da kullanılmaktadır. Taşımacılıkta kullanılan kolanlar a) Dırmaç ipi; Karadeniz yöresinde sepetlerin taşınmasında kullanılan çarpanlara bu isim verilmektedir b) Çuval tutacağı; Anadolu’da kullanılan tüm çuvallara, (alaçuval, un çuvalı, erzak çuvalı gibi) her iki yanına taşımada ve yüklemede kolaylık sağlaması için çarpanadan yapılma çuval tutacakları eklenmektedir c) Sal kolanı; Denizli yöresinde, kilime sarılmış cenazenin “sal” denilen dört kulplu taşıma aracına bağlanmasında kullanılan kolana “sal kolanı” denilmektedir. Hayvanlarda binek olarak ve eşya taşıma işlerinde kullanılan eyerler ayrı biçimlerdedir. Fakat her iki çeşit eyerde de dokuma kolan ve kuşaklar kullanılır. Cirit oyunlarında, gelin alaylarında at yarışlarında bu süslü kolan ve kuşaklar daha da önem kazanır. Eskiden, saltanat arabaları gibi arabalar da kolan ve kuşaklarla süslenirdi. Kolanlar hayvanlarda; terki bağı, gem yular, dizgin, deve atkıları, kolanlar, eyer süsleri, kol ipi, araba süsleri olarak kullanılmaktadır. Anadolu’da göçerler, karaçadır, alaçayık veya alaçık ve topakev kullanmaktadır. Karaçadırın kazıklara bağlanması, topakevin keçelerinin serilmesi ve kubbenin tutturulması, alaçayıkta hem keçenin hem de yerle olan bağlantının sağlanması genellikle çandır ipi denilen çarpanalarla sağlanır.
Diğer Kullanım Alanları
Yukarıda sayılan kullanım alanları dışında kolanlar; barutluk, fişek çantası, kılıç askısı, yay kurmak için kement, Kur’ân bağı, terlik ve takunya alınlığı olarak kullanılmaktadır. Günümüzde çarpana dokumalar, gerek süsleme ve süslenme gerekse ticari amaçla olsun pek çok tasarımda kullanılmaktadır. Bunlar bavul kayışlarında, örtü kenarlarında, yastık, pano, kitap ayracı, takı, şal, yelek, kemer, çanta gibi pek çok üründe kullanılabilmektedir.
Güzelpınar Köyü Kolan Dokumacılığı
Köyde kolan dokumalar; çarpanalı, gücü tahtalı (delikli seren) ve gücü tahtası kullanılmadan olmak üzere üç farklı teknikle dokunmaktadır. Dokunan kolanlara, kolan teriminin yanında “çekipi”, “gücüme kolanı” veya kullanıldığı yere; göre “eşek kolanı”, “çocuk kolanı”, “at kolanı” ve/veya “terki bağı”, cenaze için kullanılana “sümük sargılı”, odun taşırken kullanılana “tahtacı kolanı”, “çuval kulpu” gibi adlar verilmektedir. Ayrıca yörede cenaze kilime sarılarak “sal” denilen dört kulplu taşıma aracına konulmakta ve kayıp düşmemesi için kolanla bağlanmaktadır. Bu kolana da “sal kolanı” denilmektedir. Yörede dokunan kolanların uzunlukları 2,5 ile 4 metre arasında değişmektedir.
Gücü Tahtası (delikli seren ) Kullanılarak Dokunan Kolanlar
Kolan dokumada, ağaçtan yapılmış 30 x 20 cm ebadında, uçları ovalleştirilmiş dikdörtgen bir araç kullanılmaktadır. Dikdörtgenin uzun üst ve alt kenarında çözgülerin geçirilmesi için 10 ile 14 arasında değişen delikler bulunmaktadır. Yörede gücü tahtasına “delikli seren” ya da “kolan tahtası” da denilmektedir. Atkıları sıkıştırmak için kullanılan ağaçtan yapılmış araca “kılıç” ya da “kirkit” denilmektedir. Çözgülerin bağlandığı çözgü çubuklarına köyde “kazık” da denilmektedir. Çözgü ipliği olarak piyasada satılan orlon çile veya yumakların yanında eskiden olduğu gibi, koyun ve keçi kılından yapılmış iplikler de kullanılmaktadır. Bu teknik ile dokunan kolanlarda genellikle iki renk iplik kullanılmaktadır. Gücü tahtasının üst sırasındaki deliklerden bir renk, alt sırasındaki deliklerden ise diğer bir renk geçirilmektedir. Her delikten iki adet çözgü geçirilmektedir. Atkı ipliğinde genellikle çözgü ipliğinden farklı bir renk kullanılmaktadır. Çözgü çubuğuna bağlanan bir renk çözgü ipliği, gücü ağacının üst sırasındaki deliklerden iki adet olacak şekilde kopartılmadan sırası ile geçirilmektedir. Sonra diğer bir renk çözgü ipliği alt sıradaki deliklerden geçirilmekte ve çözgü çubuğuna düğüm atılması ile çözgü çözme işlemi tamamlanmaktadır. Çözülen çözgü iplikleri farklı renkte sağlam bir iplikle gücülenerek dokuma işlemine başlanmaktadır. İlk sırada gücü ipliği yardımı ile alt delikten geçen çözgü iplikleri yukarıya çıkmakta ve açılan ağızlıktan atkı ipliği geçirilerek kılıç yardımı ile sıkıştırılmaktadır. İkinci sırada yine gücü yardımı ile üstte olan çözgüler alta, altta kalan çözgüler ise üste çıkartılarak, açılan ağızdan tekrar atkı ipliği atılmaktadır. Dokumaya bu iki işlemin tekrarlanması ile devam edilir. Dokuma işlemi tamamlandıktan sonra kolanların kenar iplikleri saç örgüsü, koza, boncuk vb. malzemelerle süslenerek temiz görünmesi sağlanmaktadır. Çözgü tahtası kullanılarak dokunan kolanlarda enine çizgili motifler elde edilmekte olup, bunlara “dişeme” ve “tarak” denilmektedir. Tarak motifi evlilik ve doğumu simgelediği gibi nazara karşı da kullanılmaktadır. Dişeme motifinin ise bazı yörelerde bereket ve uğurla ilgili inanışlar için kullanıldığı bilinmektedir.
Gücü Tahtası Kullanılmadan Dokunan Kolanlar
Bu dokuma tekniğinde de kolanlar genellikle iki renkli olarak dokunmaktadır. Ancak bu teknikte çözgüleri geçirmek için gücü tahtası kullanılmamaktadır. Çözgü çubukları dokunacak kolanın uzunluğunda karşılıklı olarak yere çakılmaktadır. Kolanın kalınlığına göre çözgü sayısı belirlenmektedir. Kenar rengi olarak kullanılacak çözgü ipliğinin sayısı diğer çözgü ipliğinin sayısından daha fazla olmaktadır. Birinci renk çözgü ipliği çözgü çubuğuna düğümlenerek karşıdaki çözgü çubuğuna sarılır ve istenilen sayıda çözgü elde edilinceye kadar çözgü çözmeye devam edilir. Bu işlem tamamlanınca aynı şekilde ikinci çözgü ipliği de çözülür. Çözgü çözme işleminden sonra çözgü ipliklerine farklı bir iplik ve dikdörtgen bir tahta çubuk yardımı ile ağızlık açma işlemi yapılmaktadır. Bu sayede tek sayılı çözgüler üstte çift sayılı çözgüler ise altta bırakılmaktadır. Bu işlemden sonra tahta çubuğun altında kalan çözgüler dayanıklı bir iplik yardımı üstte kalacak şekilde gücülenmektedir. Yörede gücüleme işlemine “dıdılama” da denilmektedir. İlk sırada gücü ipliği yardımı ile çift sayılı çözgüler yukarıya çıkmakta ve açılan ağızlıktan atkı ipliği geçirilerek kılıçla sıkıştırılmaktadır. Daha sonra gücü ipliğinin serbest bırakılması ile çift sayılı çözgüler altta kalmakta ve ağızlık çubuğunun yardımı ile tek sayılı çözgüler üste çıkmaktadır. Açılan ağızlıktan atkı ipliğinin geçirilmesi ile ikinci sıra tamamlanır. Dokumaya bu iki işlemin tekrarı ile istenilen uzunluk elde edilene kadar devam edilir. Gücü tahtalı yapılan dokumada olduğu gibi istenilen uzunluk elde edilene kadar dokumaya devam edilir. Kolan uçları saç örgüsü, koza, boncuk vb. malzemelerle temizlenmektedir. Bu kolanlara, çözgü ipliklerine gücüleme işlemi yapıldığı için yörede “gücüme kolan” da denilmektedir. Bu dokuma tekniğinde de elde edilen motiflere tarak ve dişeme denilmektedir.
Çarpana Kullanılarak Dokunan Kolanlar
Güzelpınar köyü ve çevresinde yapılan çarpanalı kolan dokumalarda deri ve ağaç kullanılarak dörtgen ve sekizgen şeklinde hazırlanmış, köşelerinde birer delik bulunan çarpanalar kullanılmaktadır. Dokumada kullanılacak çarpana sayısı kolanın genişliğine göre 8 ile 20 arasında değişmektedir. Çözgüler çözgü çubukları yardımı ile hazırlanmaktadır. Çözgü çubukları dokunacak kolanın uzunluğu kadar mesafede karşılıklı olarak toprağa çakılmaktadır. Çözgü çubukları sayesinde çözgü ipliklerinin boyu aynı uzunlukta olmaktadır. Dokumada eskiden çoğunlukla koyun ve kuzu yününden çözgü iplikleri kullanılırken, günümüzde piyasada bulunan iplikler kullanılmaktadır. Bu nedenle günümüzde istenilen her renkte kolan dokunabilmektedir. Dokumada kullanılacak çözgü yumağı karşıda bulunan çözgü çubuğuna bir kez dolanarak diğer uçla yan yana getirilir ve kesilir. Desene göre çözgü iplikleri önden arkaya ya da arkadan öne doğru olmak üzere çarpananın iki deliğinden geçirilerek uçlarına düğüm atılır. Düğüm atılan iplik, çözgü çubuğunun diğer ucuna geçirilir. Desene göre alınan diğer bir renk çözgü ipliği aynı yöntemle kare şeklindeki çarpananın diğer iki deliğinden geçirilir. Bu işlemler her çarpana için tekrarlanır. Deliklerinden çözgü iplikleri geçirilmiş çarpanalar sırası ile üst üstte konulmaktadır. Çözgü geçirme işlemi tamamlandıktan sonra çözgü çubuğuna yakın bir yerden çözgü ipleri farklı bir ip yardımı ile sıkıca bağlanır. Yörede dokuyucu kadınlar desen raporu hazırlamamakta, anneden öğrendikleri ve belleklerine yerleşen desenleri dokumakta ya da var olan Yörük kilim desenlerinden ve doğadan etkilenmektedirler. Ayrıca kolan dokuyan kadınlar çözgü ipliklerini çarpanalara geçirmede, sürekli dokudukları desenin çözgü ipliklerinin, çarpanalardan geçiriliş sistemini gösteren, örnek çarpana kartlarından da yararlanmaktadır. Dokunmaya hazır hale gelmiş çarpanalar desene göre ileri ya da geri çevrilmektedir. Bu çevirme sırasında üstteki çözgülerle alttaki çözgüler yer değiştirmektedir. Çarpanaların bir tur çevrilmesinden sonra kenar çözgü ipliği renginde hazırlanmış atkı ipliği çözgülerin arasından geçirilerek kılıçla sıkıştırılmaktadır. Çarpanalı kolan dokumalar çözgü yüzlü dokumalar olup, atkı ipliği yalnızca kenar atmalarında nokta şeklinde görülmektedir. Bu yüzden atkı ipliğinin renginin kenar çözgü iplik rengi ile aynı olması tercih edilmektedir. Dokumaya çarpanaların çevrilmesi ve her çevrilişten sonra atkı ipliğinin geçirilmesi ile devam edilir. Çarpanalar sürekli ileri çevrilerek dokuma yapılıyorsa çözgü iplikleri birbirine dolaşmaktadır. Dokuma sırasında çözgü iplikleri zaman zaman çözgü çubuğundan çıkartılarak düzeltilmekte ve dokumaya devam edilmektedir.
Güzelpınar köyünde simetrik iplik geçirme sistemi kullanılmaktadır. Genellikle çözgüler orta simetri (çarpanaların yarısında iplik önden arkaya, diğer yarısında ise arkadan öne doğru geçirilir) veya 2’li simetri sistemi (tek sayılı çarpanalarda iplik önden arkaya, çift sayılı çarpanalarda ise arkadan öne doğru geçirilir) kullanılarak geçirilmektedir. Çarpanalar hep ileri çevrildiği gibi 2 ileri 2 geri, 4 ileri 4 geri ve 8 ileri 8 geri çevrilerek farklı motifler elde edilmektedir.
Daha çok dört köşeli kare çarpanalar ile dokunmuş kolan örneklerine rastlanır. Bu kolanlarda çözgüler, çarpanalardan orta simetri sisteminde geçirilmektedir. Kolanların başlangıç ve bitişlerinde çarpanalar sürekli ileri çevrilmektedir. Ortada kalan kısımlarda ise çarpanaların 4 ileri 4 geri, 8 ileri 8 geri çevrilmesi ile farklı motifler elde edilmektedir. Yörede daha çok göz (yöresel tanımla gözlü, gözcüklü), dişeme, yaprak ve yılanbaşı motifleri kullanılmaktadır. Elde edilen eski dokuma örnekleri arasında sekiz köşeli çarpanalar kullanılarak dokunmuş kolanlara rastlanmıştır. Hanım Girdal’a ait elimize geçen çarpana dokuma örneği 78 yıllık bir dokuma olup, sekiz köşeli 18 adet çarpana ile dokunmuştur. Kolanda kullanılan çözgü ipliği doğal koyun yününden olup, bitkisel boyalarla boyanmıştır. Çözgüler 2’li simetri iplik geçirme sisteminde geçirilmiş olup, çarpanaların 8 ileri 8 geri, 4 ileri 4 geri döndürülmesi ile farklı motifler elde edilmiştir. Kartların farklı sayılarda çevrilmesi ile aynı kolan üzerinde birden fazla desen elde edilebilmektedir. Çarpanların 8 ileri 8 geri çevrilmesi ile elde edilen kolan üzerindeki motiflerden birinin adına “hatap başı”, diğer motife ise “yılanbaşı” yöresel söylemle “ilen başı” denilmektedir.
Dokumanın yüzeyi düz örgü dokusu görünümündedir. Kolanda istenilen uzunluk elde edildiğinde çözgü iplikleri çubuklardan çıkartılır. Çıkartılan çözgü iplikleri ya değişik tekniklerde örülerek ya da çeşitli ipliklerle hazırlanmış kozalarla temizlenmekte ve aralarına renkli boncuklar eklenmektedir. Örülen bu kısma “koza bağı” da denilmektedir. Kolanların süslemeleri kullanılacağı yere göre değişmektedir. Gelin kolanı, çocuk kolanı ve günlük giysilerde kullanılan kolanlar, cenaze taşımakta kullanılan sal kolanlarına göre daha renkli ve daha süslü hazırlanmaktadır. Çarpana ile dokunan kolanlar, diğer tekniklerle dokunan kolanlara göre desen açısından daha zengin ve daha renkli olarak dokunmaktadır.
Kolan dokumacılığı, fazla araç gereç istemeyen, dokuma yapmak için özel bir mekâna gereksinim duyulmayan, başka hiçbir teknikle yapılması mümkün olmayan ürünler oluşturulabilen, dokuması göreceli olarak kolay, oldukça masrafsız eski bir el sanatıdır. Bu özelliklerinin yanında işlevselliği nedeniyle de tüm dünyada olduğu gibi Anadolu’da da yaygın olarak kullanılmıştır. Anadolu’da kolan dokumacılığının nadir olarak yapıldığı köylerden birisi de Güzelpınar’dır. Ancak köyde kolan dokumayı bilen ve günümüzde de dokuyan 65 yaş ve üstü halen yaşayan birkaç kadın olduğu belirlenmiştir. Bu da kolan dokumacılığının yakın gelecekte bu kadınlarla birlikte yok olacağını hatta unutulacağını göstermektedir. Güzelpınar ve çevresindeki köylerde kolan dokuma örneklerine rastlamış olmamız, köylerde yerleşmiş olan çeyiz geleneği sayesinde olmuştur. Köyde çeyiz için hâlâ kolan dokutulmaktadır. Yaşlılar ise cenazelerini sarmak için sandıklarında kolan bulundurmaktadır. Köyde; gücü tahtalı (delikli seren), gücü tahtası kullanılmadan ve çarpana kartları kullanılarak olmak üzere üç farklı teknikle kolan dokuması yapıldığı belirlenmiştir. Gücü tahtalı ve tahtasız yapılan kolanlarda çözgü iplikleri çözgü çubukları (kazık) yardımı ile çözülmektedir. Bu iki teknikle dokunan kolanlar iki renkli olup, enine çizgili motifler elde edilmektedir. Elde edilen motifler, genellikle “dişeme” ve “tarak” olarak adlandırılmaktadır. Çarpanalı kolan dokumalarda ise, dört köşeli ve sekiz köşeli çarpanalar kullanılmaktadır. Bu teknikte simetrik iplik geçirme sisteminin kullanıldığı, çarpanların 2 ileri 2 geri, 4 ileri 4 geri ve 8 ileri 8 geri çevrilmesi ile çok çeşitli motiflerin elde edildiği tespit edilmiştir.
Çarpana ile dokunan kolanlar renk ve motif açısından diğer tekniklere göre daha zengindir. Kartların farklı sayılarda çevrilmesi ile bir kolan üzerinde birden fazla motif dokunabildiği belirlenmiştir. Çarpanalı kolan dokumalarda nazara karşı koruduğu inanılan göz motifi ile birlikte yılanbaşı motifinin sıklıkla kullanıldığı tespit edilmiştir. Bunun yanında hatap başı, yaprak ve dişeme motiflerinin de kullanıldığı görülmüştür. Güzelpınar köyünde çarpana kolan dokumaların diğer kolan dokumalara göre daha zahmetli ve zor olduğu için son yıllarda dokunmadığı belirlenmiştir. Yörede çarpanası bulunan ve geçmişte çarpanalı dokuma yapmış 80 ve 91 yaşlarında iki kadın tespit edilmiştir. Ancak köyde çoğu kadının sandığında kayınvalidesinden, annesinden hatta büyükannesinden kalmış, çarpana ile dokunmuş kolanlara ve çarpana kartlarına rastlanmıştır.
Güzelpınar köyü çevresinde yer alan Küçükdere, Kocadere köyleri ile Irlıganlı, Korucuk kasabaları ve Akköy ilçesi gibi çevre köy ve kasabalarda kolan dokuma yapıldığı tespit edilmiştir. Yapılan araştırma sonucunda bu yerleşim alanlarında dokuma yapan kadınların aslen Güzelpınarlı olduğu, evlilik ve göç nedeniyle köyü terk ettikleri anlaşılmıştır. Bu nedenle bu köy ve kasabalarda dokunan kolanların, Güzelpınar’da dokunan kolanlarla teknik, renk ve motif açısından benzerlik gösterdiği sonucuna varılmıştır. Denizli ve çevresinde kolanlara kullanıldığı yere göre, “sal kolanı”, “tahtacı kolanı”, “eşek kolanı”, “at kolanı”, “terki bağı”, “sümük sargılı”, “çocuk kolanı”, “çuval kulpu”, “çekipi”, “gücüme kolanı” gibi adlar verildiği belirlenmiştir.
Yörede dokunan kolanlar; kadın giysilerinde peştemalların üzerinde, erkek giysilerinde kuşakların üzerinde, çocuğu düşmemesi için beşiğe bağlamada, tarlaya çalışmaya giden kadının sırtına çocuk bağlamada, çuvallarının kenarlarına dikilerek yük taşımada, odun taşımada, kilime sarılmış cenazeyi sala bağlamada ve hayvan koşum takımlarında kullanılmaktadır. Ayrıca yörede cenaze kilime sarılarak sal denilen dört kulpu taşıma aracına konulmakta ve kayıp düşmemesi için kolanla bağlanmaktadır. Bu kolana da “sal kolanı” denilmektedir. Yörede yapılan araştırma sonucunda gençlerin çevrelerinde böyle bir maddi kültür varlığı olduğundan haberlerinin olmadığı anlaşılmaktadır. Ancak köyde yaşayan genç kadınlar konuya “acaba maddi bir getirisi olur mu?” düşüncesiyle ilgi duymuşlardır. Ellerinde bulunan dokumaların atalarından kalma ve kültürlerinin bir parçası olduğunun bilincinde olmadan, kendilerine ek bir gelir sağladığı takdirde bu işi seve seve öğreneceklerini belirtmişlerdir.
Kolan dokumacılığı Yörüklerin yaşadığı bazı dağ köyleri dışında artık dokunmamaktadır. Oysa kolan dokumacılığı, sağlamlığı, istenilen uzunlukta dokunabilmesi ve desen zenginliği bakımından diğer dokuma çeşitlerinden ayrılmaktadır. Bu nedenle kolan dokumalar hem çağdaş tasarımlarda hem de geleneksel boyutta rahatça kullanılabilir. Ancak oldukça eski bir dokuma tekniği olan çarpanalı kolan dokumacılığı gelişen teknoloji ve ihtiyaçların çeşitlenmesi nedeniyle gün geçtikçe önemini kaybetmektedir. Güzelpınar köyü, Merkez ilçeye yakın olmasına ve turistik bir bölge içerisinde yer almasına rağmen geleneksel bir el sanatı olan kolan dokumacılığı günümüze kadar ulaşabilmiştir. Ancak kolan dokumacılığı, turizm açısından önemli bir yörede yapılmasına rağmen, turizm pazarında gerek yeni tasarımlarla gerekse geleneksel ürün olarak yerini alamamıştır. Bu nedenle kolan dokumacılığının varlığının korunması ve gelecek kuşaklara aktarılması için, dokumacılıkla uğraşan köylerin tespit edilerek yapılan dokumaların teknik ve desen özelliklerinin belirlenmesi, dokuyucunun desteklenmesi, üretilen ürünlerin pazarlanmasında yardımcı olunması, üretilen kolanların çağdaş tasarımlarda kullanılması, turizmde hediyelik eşya yapımında kullanılması gibi bir takım önlemler alınması gerekmektedir.
Kaynak
Habibe KAHVECİOĞLU
http://www.ayk.gov.tr
|