Süpürgecilik
Süpürge ve süpürgecilik, gelişen teknoloji karşısında temizlik aracı olarak önemini yitirirken geleneksel bir sanat ürünü olarak değerini korumaya çalışan geleneksel el sanatlarımızdan birisidir. Kullanım eşyası olarak yapımı halen devam eden süpürgelerin yanı sıra nişan ve düğün geleneklerinde bir süs eşyası, folklorik bir malzeme hatta bâtıl itikatlar sebebiyle olması gereken süpürgelerin “aynalı” veya “süslü süpürge” diye de anılan çeşitleri farklı ebatlarda ve aksesuarlarla, Türkiye’nin dört bir yanında hâlâ rağbet görmektedir.
Modern temizleme aygıtlarını ortaya çıkması ile temizlik aracı kullanım işlevi son derece daralan süpürgecilik henüz yok olmaya yüz tutmasa da yok olmak üzere olan el sanatlarımızdan birisidir. Gecekondu yerleşmelerinde varlığını devam ettirmeye çalışan bir temizlik aracı olarak hâlâ talep edilmekte, eskiye nazaran talep daralması yaşıyor olsa da hâlâ talebi olan bir ürün olarak üretimini sürdürmektedir.
Fakat süpürgeciliğin bir el gereci olarak yaşamını tamamladığı bölgelerde ise bir gelenek, folklorik ve özlemli, hatta bazen de inanışlarla alâkadar olarak farklı bir yön ve işlevde varlığını sürdürmektedir. Bu tip işlevler için üretilen süpürgeler bir kullanım eşyası olarak değil, süslü, renkli ve sadece görsel güzelliğe uygun bir süs eşyası olarak üretilmekte ve bu yönde de pazar, alıcı bulabilmektedir.
Süpürgeciliğin kültürümüzde kazandığı birçok folklorik unsuru ve işlevi de vardır. Süpürge ile ilgili oluşan pek çok âdet ve gelenek bulunmaktadır. Süpürge bir obje olarak evlenme geleneklerinde önemli yer tutar. Süpürgenin sapına “kabara” denilen iri başlı özel bir çivi çakıldığında süpürgeyi kullanan kişinin evlenmemiş bir kız olduğu ifade edilmiş olur. Bu tip bir süpürge evin kapısı dışına asıldığında evlenecek çağda kız bulunduğu belirtilmiş olur. Bunun diğer manâsı; “bu kız evine dünürcü beklemektedir”. Çeyiz eşyasının arasına konulan aynalı süpürgeler, uğuru, bereketi, huzur ve dirlik düzeni sağlayacağına inanılan bir obje olarak konur. Bu bakımdan aynalı süpürgeler evlenen kızın çeyiz eşyaları arasındaki vazgeçilemez eşyalardan birisidir.
Folklorik olarak kazandığı önemler sebebiyle de bu tip süpürgelerin üretimi devam ettiği gibi, süpürgeler minyatür şekillere de girmiş, turistik obje türünden süpürgeciliğin doğmasına da zemin hazırlamıştır. Hatta süpürgeciliğin turistik türündeki üretimi de yapılabilmektedir. Turistlere de hitap edebilecek şekillerde ve görsellikte süpürgeler üretmek çabalarına da girildiği gözlemlenebilmektedir. Minyatür, süslü, bol renkli ve aksesuarlı süpürge şekilleri bu amaçlar ve arayışlar için yapılmaktadır.
Geleneksel süpürge üretiminde; tarladan toplanan süpürge telleri süpürge yapımına uygun uzunlukta kesilir. Tohumları ve yaprakları ayıklanıp demetler haline getirilerek üretici tarafından borsada satışa çıkarılır. Süpürge yapımcıları tarafından satın alınan süpürge telleri, toplandıktan sonra süpürge atölyelerine getirilir. Kırmızımsı mat bir renge sahip olan otlar, içerisinde kükürt yakılan fırınlarda tütsülendikten sonra altın sarısı parlak bir görünüm kazanır. Bu işlemden sonra otlar saplarından ayrıştırılır ve ayrıştırılan bu saplar süpürgenin tepe kısmında yeniden kullanılır. Yumuşak olması ve kükürdün kolay ıslanması için su ile ıslatılır. Islatılan teller küçük kapalı ve bir ocağı bulunan penceresiz bir odaya konarak kükürtle ağartılır. Ağartılan bu süpürge telleri “ayıklayıcı” diye anılan kişi tarafından bıçakla ayıklanır. Kalın, dolgun ve etli olanlar tepelik, ince ve cılız teller de işlik olarak ayrılır. Kısa, kırık, koyu renkte düzgün olmayan teller ayıklanarak küçük el süpürgeleri ve top süpürge yapımında kullanılır. Teller “sarıcı”larca (taslakçı) temizlenir. 4-9, ya da daha çoğu bir araya getirilip, yavru demetler yapılır. Bunların ikisi birleştirilir, pamuk ipliğiyle bağlanarak, süpürge taslağı oluşturulur. “Bağlayıcı”larca (tepeci) bu taslağın sapına 4-5 tel yerleştirilerek, tepelik yapılır. “Ayakcak” denilen ayak mengenesinden yararlanılarak sap, üç ya da daha çok yerinden galvanize telle bağlanır.
Süpürge taslağına “el mengenesi” (falaka) yardımıyla süpürge biçimi verilir. Tokmakla vurularak bu biçim pekiştirilir. Bağlayıcı kişi ayaklarına bağlı bir düzenek ile sap kısmını sıkıştırıp tel ile sabitler. Oluşturulan bu taslak süpürge dikici tarafından çuvaldız ile dikilerek bildiğimiz geleneksel süpürge oluverir. Üç ya da daha çok yerinden çuvaldızla dikilir.
Kırklareli, Edirne ve Trakya civarı geleneksel süpürgeciliğimizin geçmişten günümüze başlıca üretim merkezleridir. Süpürge otlarını Edirne Ticaret Borsası’ndan karşılayan süpürgeciler, sipariş üzerine Anadolu’nun çeşitli yerlerine süpürge imalatı yapmayı sürdürmektedir. Adapazarı’nda açılan süpürge atölyeleri Anadolu’dan olan talebin neredeyse hepsini üstlenmiş durumdadır. Eskiye oranla talep azlığına düşen süpürgeler şehir hayatında en çok balkon ve bahçelerde kullanılan bir araç olarak kullanımını sürdürebilmektedir.
Teknoloji geliştikçe işyerleri kapanmaya başladı. Bir zamanlar patronluk yapan kişiler işçi oldu. Süpürgeye rağbet her geçen gün düşüyor. Dikilen süpürgeleri de dar gelirli aileler alıyor. Artık her evde elektrikli süpürge var. Günümüzde vatandaşlar çalı süpürgeleriyle yalnızca merdivenleri, kapı önlerini süpürüyor. Bir süpürge imalatçısı bir süpürgeyi 25 kuruşa dikmekte, 2 süpürge diktiklerinde bir çay içebilmektedir. Bir usta ise bir günde ancak 50 civarında dikim yapabilmektedir. Anlaşılan o dur ki günde elli süpürge talebi olduğu müddetçe tek bir usta karnını doyurabilecek bir gelir elde etmektedir. Fakat günde elli tane süpürgenin bile talep edilmeyeceği günler giderek yaklaşmaktadır. Görünen odur ki süpürgecilik çok yakın bir zamanda tamamen yok olabilecek, sadece nostaljik, turistik, görselliğe önem veren aksesuar türü objeler şeklinde yılda bir kaç bin tane yapılan eşya olarak kalacağa benzemektedir. Tüm olumsuzluklara rağmen gün geçtikçe gelişen teknoloji temizlik gereçleri karşısında süpürgecilik her şeye rağmen bu günlerimiz için direnmeye devam edebilmektedir.
Kaynak
http://www.unutulmussanatlar.com
|