Urgancılık-Kendircilik

Urgancılık-Kendircilik

 

Urgancılık

Hammaddesi keten, kenevir, pamuk vb. gibi ürünler olan ve birtakım işlemlerden geçtikten sonra dokumada kullanılmak üzere ortaya çıkan ürüne “urgan” denir. Bu işlemi bir takım âlet ve teknik yardımıyla yapan kişilere ise “urgancı” denilmektedir.  

 

Urgan yapımında kullanılmak üzere koyundan kırpılan yünün temiz olması gerekir. Anadolu’da hayvanların kırpılma zamanı olan Mayıs - Haziran aylarında koyunlar yıkanıp makaslar yardımıyla kırpılırlar. Eğrilecek yünün çok temiz olması gerekmektedir. Yıkama işlemi sert bir zemin üzerinde “tokaç” denilen ağaçtan oyulmuş bir araçla yapılır. Yıkama sırasında yüne veya hammadde ne ise ona yapışmış olan dikenli tohumlar ayıklanır. Bu işlemden bir süre sonra urgan haline gelecek yünün gevşediği, çözüldüğü ve büyük oranda kokusunun gittiği görülür. İyice temizlenen yün kurulanır. Kuruyan yünün kalan pıtrak ve diğer yapışmış şeyleri elle temizlendikten sonra didilip, inceltilmesi için tarakçılara gönderilir. Taranmış yüne “yapağı” denir. Tarandıktan sonra yün, en önce el ile fitil haline getirilir. Sonra iğ ya da ağırşak ile bükülerek ip haline getirilir.  

 

Urgancılık mesleği halı, kilim vb. diğer dokuma türleri için işlenecek madde üretmesi açısından da önemli bir meslektir. Bir hammaddenin urgan haline gelmesi geçtiği aşamalar ve kullanılan araçlar şunlardır:  

 

İğ: Yünün elle bükülürken döndürülerek ipin sarıldığı araç. Her tür ağaçtan yapılabilir.

Ahşak: İğin dip kısmında olup, iplerin aşağıya kaymasını önleyen tahta çıkıntı.

Saksı: yuvarlak teneke ya da toprak içine alçı dökülerek hazırlanan, iğin döndürülürken kaymasını önleyen araç.  

 

Bu aşamalardan sonra iğe sarılan ipler iğden çıkarılıp yumak yapılır.  Eğirme işlemi yün ipliğinin kullanılma amacına göre değişik biçimlerde yapılmaktadır. Örneğin, kilim dokumacılığında genellikle eriş ve ara geçkisi ipleri iki kat kullanıldığından, ipin iki kat olması için, iki tek kat olan ip yumakları elle bükülerek iğe sarılır.  

 

Çeşitli bitkisel köklerden üretilen boyalar sayesinde hazırlanan iplerin boyanması da mümkündür. Boyama işleminde ilk aşama çıkarılan köklerin topraklarının temizlenmesidir. Temizlenen kökler iple birlikte ılık suyun içine bırakılır. Bu su kaynayana kadar beklenir. Kaynama, ipin kök boyayı iyice emdiği anlaşılıncaya kadar sürer. Bu işlem sonunda ip soğuması için bekletilir. Bu bekleme süresi genellikle bir gün sürer. Kuruma sonunda ipler soğuk suyla birkaç kez durulandıktan sonra tekrar kurutulmak üzere asılır.  

 

Urgancılık özellikle sanayinin gelişmesi ve iplerin tezgâhlar yerine makinelerde dokunmaya başlamasıyla giderek azalmış ve eski işlerliğini yitirmiştir


Urgancılık Teknolojiye Yenik Düştü

Kütahya’nın Simav İlçesinde yıllardır gözde meslekler arasında ilk sıralarda yer alan urgancılık sanatı birkaç ustanın çabasıyla yok olmaya karşı direniyor. Urganları ile ünlü ilçeye bağlı Beyce beldesinde, 10 yıl öncesinde 100 olan urgancı sayısı şimdilerde 20′ye kadar düştü. Fatih Sultan Mehmet zamanında Haliç’teki gemilerin halatlarının Simav’dan gittiğini söyleyen mesleğin son ustalarından Ali Kök, 500 haneli beldede hemen her evde yapılan urgancılığın günümüzde 20 kadar esnaf tarafından yapıldığını söylüyor.

Günümüzde fazla bir getirisi olmadığı için çok fazla kişinin rağbet göstermediği mesleğin giderek yok olmaya başladığını anlatan Kök, ürettikleri urganları satmak için ilçe dışına çıkmak zorunda kaldıklarını söyledi. Urganın hammaddesi kendiri eskiden beldelerinde ürettiklerini anlatan Kök, günümüzde ise kendiri Kastamonu başta olmak üzere Kütahya’nın Gediz ilçesinden temin etmeye çalıştıklarını vurguladı. Urgan yapımında son yıllarda ihracatçı firmalar aracılığı ile Bangladeş’ten gelen hazır kendirleri tercih etmeye başladıklarını dile getiren Kök, urgancılık sanatının öyle sanıldığı gibi kolay bir meslek olmadığını bildirdi. Maliyetleri en aza indirebilmek için ailece çalışmak zorunda kaldıklarını hatırlatan Kök, sokak aralarına kurdukları tezgâhlarda çoluk çocuk çalıştıklarını dile getirdi. Urgancılık ile ilgili ipuçları da veren Kök, kendirden yapılan urganın pamuktan yapılan urgana nazaran daha sağlam olduğunu söyledi.

Ürettikleri 10 metre uzunluğunda 8 mm kalınlığında bir urganı 2 TL’den, 25 metre uzunluğunda 12 mm kalınlığında bir urganı da 10 TL’den satışa sunduklarını hatırlatan Kök, urgancılığın giderek yok olmasında en önemli faktörün hayvancılık sektörünün giderek azalması olduğunu dile getirdi. Eskiden her evde eşek, katır, at, öküz, inek ve deve gibi hayvanlar bulunduğunu hatırlatan Kök, günümüzde vatandaşın binek hayvanı yerine araç kullanmayı tercih etmesiyle urgancılığın da kan kaybetmeye devam ettiğini kaydetti. Buna rağmen yapacak başka bir meslek olmadığı için urgancılık mesleğini sürdürmeye kararlı olduklarının altını çizen Simav’ın son urgan ustalarından Ali Kök, urgancılık sanatını halen kendisine yardımcı olan yaşlı babasından öğrendiğini bildirdi.

Kendircilik

Fırat kıyılarının kendir bitkisi yetiştirmeye elverişli olması Şanlıurfa’nın Birecik ilçesinde bu sanatın gelişmesine neden olmuştur. Kendirin kibritinden ayrılması işi evlerinde kadınlar tarafından yapılır, daha sonra kendir lifleri evlerde ve Fırat’ın iki yakasında kurulan “kabiye”lerde halat haline getirilirdi. Büyük bir maharet ve ustalık gerektiren bu sanat, fabrika türü naylon halatların üretilmesiyle önemini kaybetmiştir. Kendircilik az da olsa günümüzde bazı ustalar tarafından sürdürülmektedir.

Fırat kıyısında yetişen kendir bitkisinin işlenmesi bu zanaatı geliştirmiştir. Şanlıurfa’da evvelce satış rekorları kıran el yapımı pamuk kendir şimdilerde teknolojiyle birlikte naylon kendire yenilmiş durumda.   Kent merkezinde el yapımı tezgâhlarda veya elle üretim yapan kendirciler,  satış yapamamaktan şikâyetçi. Kendirciler fabrika yapımı plastik kendir nedeniyle daha dayanıklı olan el yapımı pamuk kendirin artık tercih edilmediğini söylüyor. Şanlıurfa’da küçük bir dükkânda zor şartlar altında elle üretim yapan kendirci kuzenler, fabrika atığı malzemelerden dayanıklı kendir yapıyor. İki kişiden oluşan ekip günde 10 kiloya yakın kendir üretiyor. Çalışanlar iki tezgâh arasında gün boyu 5 ile 10 km mesafe kat ediyorlar.

Nemli ortam nedeniyle kendirin daha kaliteli olduğu eski Urfa taşından yapılan dükkânlarda mesai sarf eden kendirciler, aynı zamanda yok olmaya yüz tutan bir kültürü de ayakta tutuyor. Tarihi han ve çarşıların bulunduğu bölgede el yapımı tezgâhlarda defolu ürünlerden çeşitli ebatlarda kendir üreten işçiler,  turistlerin de ilgi odağı oluyor. Esnaflar “Bir asrı aşkın süredir yapılan ve bir kültür olan bu mesleği gelişen teknolojiye rağmen devam ettirmek için çalışıyoruz. Mesleğin devam etmesini istiyoruz. Bu sebeple yeni nesle de öğretiyoruz. Bu işi yapan yüze yakın kişi vardı. Şimdi bu sayı 4-5’e düştü. Kendi çocuklarımızı, akrabalarımızı yetiştiriyoruz. Çocuklarımız hem okuyor, hem de boş zamanlarında burada çalışıyorlar” diyorlar. Dükkândaki tezgâhtan günde yaklaşık 10 kg iplik imal ettiklerini ifade ediyor ve nemli ortamda çalışmanın sağlığı koruduğunu ve performansı etkilediğini söylüyorlar.

 

Kaynak

http://www.sanliurfa.com

Prof. Dr. A. Tayfun Atay

http://tarihicihan.blogcu.com


http://www.gorselsanatlar.org

 
 
ISTANBUL
 
 
 
 
 
Bugün 103 ziyaretçi (128 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol